Fibromiyalji Sendromu, en önemli belirtisi kronik ve yaygın kas-iskelet sistemi ağrısı olan, belli anatomik bölgelerde hassas noktaların varlığı, uyku bozukluğu, yorgunluk ve uzun süreli sabah tutukluğuna ek olarak; depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunlarla karakterize, eklemlerde şekil bozukluğuna neden olmayan, eklem dışı romatizmal bir hastalıktır. Fibromiyaljide sıklıkla görülen diğer semptomlar arasında uyuşma, karıncalanma ya da yanma hissi, yorgun uyanma, çene ekleminde ağrı, eklem şişliği, titreme, boğazda yumru hissi, aşırı terleme, irritabl barsak sendromu, ağrılı adet, nefes darlığı, çarpıntı, yumuşak dokuda şişlik hissi, huzursuz bacak sendromu, kuru göz sendromu, libido kaybı ve ağızda kuruluk hissi var. Bu semptomları etkileyen en önemli faktörler ise hava şartlarındaki değişim, yetersiz uyku, yorgunluk, soğuk, nem, sıcaklık, stres ve anksiyete.
Fibromiyaljide hastalığın en önemli bulgusu olan kronik ağrı geniş bir alana yayılıyor. En sık boyun, omuz ve sırt boyun-sırt, üst ekstremite ve bel bölgesinde görülüyor. Yaşla birlikte yaygınlığı artan fibromiyaljiye 35-60 yaş arasında daha sık rastlanıyor. Özellikle kadınlarda daha sık görülüyor. Fibromiyaljide görülen ruhsal durumların sebep mi sonuç mu olduğu tartışılıyor. Bu hastalarda en çok görülen ruhsal bozukluklar depresyon, anksiyete bozuklukları, somotoform bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve panik bozukluk. Depresyon görülme oranı %40-60 arasında değişirken, anksiyetenin görülme oranı ise %50 civarında seyrediyor.
Fibromiyaljide eşlik eden ruhsal bozuklukluların hastalığın nedeni olmaktan çok kronik seyrinin bir sonucu olabileceğine vurgu yapan çalışmacılar mevcut. Bu çalışmalar daha çok bu hastaların psikolojik ve sosyal fonksiyonlarının, günlük yaşamda sık rastlanan sorunların yanında yaşadıkları ağrı ve uyku bozukluğundan ve fiziksel fonksiyonlarında meydana gelen kısıtlanmadan da etkilenebildiğinden bu sorunlarla baş etmedeki yetersizliğin de depresyona zemin oluşturabileceğini gösteriyor.
Fibromiyaljinin tedavisinde ilaç odaklı ve ilaç dışı tedavi yaklaşımları mevcut. İlaç dışı tedavi yöntemleri arasında eğitim, egzersiz çeşitli fizik tedavi yöntemleri, sıcak uygulamaları, masajlar ve psikoterapi var. Psikoterapide ise en etkili yöntem bilişsel-davranışçı yaklaşım.
Fibromiyaljinin tedavi sürecinde bilişsel davranışçı terapi yöntemleri ile amaçlanan olumsuz düşünce kalıplarının daha işlevsel olacak şekilde yeniden yapılandırılması, olumsuz başa çıkma yöntemlerinin belirlenerek söndürülmesi ve olumlu başa çıkma yöntemlerinin güçlendirilmesidir. Aynı zamanda, kronik ağrı ile baş etme yollarının özellikle de fizyolojik uyarılmayı azaltmak için gevşeme tekniklerinin öğretilmesi, günlük aktivite düzeyinin artırılması, ağrı davranışına yönelik çevresel tepkilerin düzenlenmesi hedefleniyor. Bu hastaların bilişsel davranışçı tedaviden ve gevşeme egzersizlerinden fayda görmesi fibromiyaljinin ruhsal yapı ile ilişkisini gösteren önemli kanıtları arasında yer alıyor.