YİNE UFUK AÇICI BİR DENEYİM; 2016 MARKA KONFERANSI

17 yıldır kalıpları zorlayan MARKA Konferansı, bu yıl da iş dünyasına sıçrama yaşatacak bir vizyona imza atmaya hazırlanıyor. 14-15 Aralık’ta Hilton İstanbul Bomonti’de gerçekleşecek organizasyon öncesi MARKA Konferansı’nın yaratıcısı Ayşegül Yürekli Şengör ile bir araya geldik ve ufuk açıcı bir sohbet gerçekleştirdik.

ABONE OL
8 Aralık 2016 Perşembe 10:14 | Son Güncellenme:
16 dakika okunma süresi
YİNE UFUK AÇICI BİR DENEYİM; 2016 MARKA KONFERANSI

Lider konferans kuruluşu Yürekli tarafından 17 yıldır düzenlenen ve tam 15 yıldır Yapı Kredi World’ün ana sponsorluğunu üstlendiği, iş dünyasının en önemli etkinliği MARKA Konferansı, 14-15 Aralık’ta Hilton İstanbul Bomonti’de her zamankinden daha çarpıcı ve gelecek için umut aşılayan bir organizasyonla, 1500’ün üstünde iş ve marka liderini ağırlamak üzere kapılarını açacak. İki gün boyunca 40’ı aşkın seans ve alanında lider 50’yi aşan konuşmacının sahne alacağı konferans, güçlü içeriği ve sıra dışı sunumlarıyla iş dünyasına yeni vizyonlar katmaya hazırlanırken yepyeni deneyimler de yaşatacak. İş dünyasının bir sonraki dönemine ait gündemi belirlemesi; ters köşeleri cesaretle açığa çıkarması; göz ardı edilen önemli ayrıntıların altını çizme becerisi ile her yıl merakla beklenen MARKA Konferansı’nı konuşmak üzere etkinliğin yaratıcısı Ayşegül Yürekli Şengör ile bir araya geldik ve ufuk açıcı bir sohbet gerçekleştirdik.


Marka Konferansı’nın 17 yıldır en güçlü yanları neler?
MARKA Konferansı Türkiye’nin en güçlü fikir platformu olarak anılıyor. Bunun nedeni, sıra dışı içerik yorumlama anlayışıyla her yıl iş dünyasının bir sonraki dönemine ait gündemi belirlemesi; ters köşeleri cesaretle açığa çıkarması; göz ardı edilen önemli ayrıntıların altını çizme becerisi... Bakışımızda yaşamın her boyutundan, her alanından bir esin kaynağı yaratma güdüsü var; o yüzden çok renkli, bilgiye dayalı olduğu kadar hayal gücünü de harekete geçiren, çeşitliliği çok zengin ama çok ustaca paketlenmiş bir içerik sunuluyor...

 

MARKA konferansının içerik küratörlüğüne taşıdığımız bu eşsiz boyut, bu platformu diğerlerinden ayıran en büyük fark. Diğer taraftan dinamizmiyle, tasarım unsurlarını dahil edişiyle, teknolojiyi en üst seviyede kullanmasıyla katılımcısına benzersiz bir konferans deneyimi sunuyor. İzleyicimiz bir konferansa katılmanın çok ötesinde müziğiyle, sanatıyla iki gün boyunca eşsiz bir şovun parçası oluyor. Son olarak da MARKA’nın Türkiye’de iş dünyasının en itibarlı üyelerinin, en etkili fikir liderlerinin buluştuğu eşsiz bir network ortamı olduğunu belirtmeden geçmeyelim.


Özgünlük, içeriği yorumlama becerisi, başarılı bilgi-duygu fikir karması ... Tüm bunları düşündüğünüzde kendinizi insanları şaşırtmak konusunda istikrarlı görüyor musunuz?
Sürpriz yapmak, şaşırtmak MARKA Konferansı’nın çok benimsediği, severek uyguladığı iki kavram. Öne çıkan ve vazgeçmeyeceğimiz marka değerlerimizden... İstikrarla sürdüreceğiz. Bu yıl, MARKA Konferansı’nın 17. yılında yine çok güzel sürprizlerimiz var. İlham vermek, motive etmek, heyecanlandırmak için yine çok çarpıcı bir akış hazırladık.

 

Peki, orijinal ve yaratıcı olmak insanın yaradılışıyla mı ilgili yoksa yaptığı iş ve doğduğu aile ile mi ilgili? Kendi ailenizden örnek verebilir misiniz?
Aile çok etkili elbette... Yaratıcılığın ortaya çıkmasında bir yandan hayata sistemli ve disiplinli bakabilmenin, bir yandan da kendini özgür ve özgüvenli hissedebilmenin eşit derecede etkili olduğuna inanıyorum. Dört kardeşiz. Çocukluğumuzda annem ve babamın bize sağladıkları disiplinli ama özgür aile kültürü sayesinde biz hem ortak aile değerlerimizi iyi kavradık ve yaşam boyu uygulayıcıları olduk; hem de aynı zamanda çok farklı karakterlerde ve çizgide dört ayrı ‘cins’ insan olabildik. Kocam Cem’le yarattığımız aile modelimizde benim yetiştiğim aile kültürüne bu yönden benzerlikler var. Kurallara, sisteme, değerlere büyük bir saygı; buna karşın herkesin kendi özünü gerçekleştirebilmesi için büyük bir cesaretlendirme, özendirme ve özgürlük...

 

Çocuklarımızı bu anlayışla yetiştirmekten çok mutluyuz. Cem’le kendi çocuklarımız için yarattığımız fark, çocuklarımız Ayşe (22) ve Ali’yle (15) her an şakaların, esprilerin havada uçuşabildiği, samimiyet tutkalının çok daha bolca kullanıldığı, birbirini yargılamayan, daha kucaklayıcı bir ilişki kültürümüz var. Sanırım bunda, Cem’in ve benim bir yandan hayatı ciddiye alırken aynı zamanda hafife alabilmeyi başarmamız rol oynuyor. Başa dönecek olursak; yaratıcılığın açığa çıkmasında mutlaka kişilik yatkınlığı rol oynuyor ama asıl belirleyici, insanın içinde bulunduğu ortamdan duygusal ve zihinsel olarak düzenli beslenebilmesi; ilham veren, özgür bir ortamda yetişmesidir... Aile insanın hayatındaki en etkili yön belirleyicidir. 


17 yıldır ikonik isimleri, inandıkları fikirleri ruhlarını ortaya koyarak cesurca, lezzetli bir şekilde anlatan konuşmacıları İstanbul’da ağırlıyorsunuz. Bir gün bu başarılı stoğun, keşiflerinizin tükenmesinden korkmuyor musunuz?
Hayır asla... Hayat o kadar zengin bir kaynak ki verdiği ilham ve sunduğu seçenekler asla tükenmiyor.


Bu özel isimleri hangi kriterlere göre bir araya getiriyorsunuz?
MARKA Konferansı’nın her birine davet edilen konuşmacıların seçimi ve bu konuşmacıların işlediği konuların belirlenmesi uzun bir sürece yayılıyor. Farklı dönemlerde farklı metodlar kullanıyoruz. Kendine özgü bir sistemi var. Ama bu seçimlerde zaman zaman içgüdüsel kararların alındığını da söylemeliyim.


Hiçbir konuşmacı Marka Konferansı’nda 15 dakikadan daha fazla sahnede kalamıyor. 15 dakika bittiğinde sahnede sirenler çalıyor. Bu özgüvenin ardındaki düşünce nedir?
15 dakika kuralı son birkaç yıldır uyguladığımız; hiç bir konuşmacımız için değiştirmediğimiz bir disiplin. MARKA Konferansı’nın hiçbir seansı 15 dakikayı aşmıyor. Nedeni öncelikle MARKA Konferansı’nın en büyük iddiasının en iyi seçilmiş içeriği sunuyor olması. Bu zamanlama disiplini öncelikle tüm konuşmacılarımızın sunumlarının içine alacakları bilgiyi gerçekten iyi süzerek, sık eleyerek seçmelerini sağlıyor. Sunumların yapısını sağlamlaştırıyor. Ama asıl önemlisi izleyicimizi koltuklarına kilitleyen çok dinamik bir akış getiriyor. Hiçbir seans olması gerekenden daha uzun değil o yüzden de konferans baştan sona sürükleyici...


2000 yıllarına geri dönüp ilk gerçekleştirdiğiniz Marka Konferansı’nı hayal ettiğinizde bugün ile arasındaki en bariz farklar neler?
Sorunuza tersten yaklaşıp 17 yıldır nelerin değişmediğini söyleyerek cevap vereyim. Markalarımıza güç katma misyonumuz tam 17 yıldır değişmiyor. En iyi içeriği, en heyecan dolu deneyimle sunma vaadimiz 17 yıldır sürüyor. Konferansın moderatörü BJ Cunningham tam 17 yıldır MARKA Konferansı’nı sunuyor. Cesaret, özgüven, kalıpları zorlama gibi fark yaratan değerlerimiz aynı tazeliğiyle duruyor... MARKA konferanslarının eşsiz ruhu yıllar içinde artan canlılığıyla, büyük bir tutkuyla devam ediyor.


Davet ettiğiniz, şimdiye kadar sizi en çok etkileyen isimler kimlerdi?
17 yılda yüzlerce isim geldi geçti. Hepsinin bıraktığı ayrı izler var. Ama ilk aklıma gelenler Hublot saatlerinin Kurucusu Jean Claude Biver; farklı yıllarda üç kez MARKA’da yer alan Bob Geldof; Monocle dergisinin yaratıcısı Tyler Brule, şarkıcı Lara Fabian, yazar Fatima Bhutto...


Nostaljiye meyilli bir insan mısınız? Eğer tarih sayfalarından birilerini Marka Konferansı’na davet etme şansınız olsa bunlar kimler olurdu?
Pek nostalji eğilimli biri sayılmam. Güncel olmayanı, geçmişe ait olanı çok fazla özlemem, aramam. Tarihten birilerini çekip çıkarabilseydim ve MARKA’ya davet etme şansım olsaydı yine ‘ters köşe’, sıra dışı karakterleri seçerdim mutlaka... Andy Warhol, Coco Chanel, Frida Kahlo, Oscar Wilde favorilerim arasında olurdu.


Heyecanınız, enerjiniz dinmiyor, bu anlamda motivasyon kaynaklarınızı çok merak ediyoruz?
En büyük motivasyonum MARKA konferanslarının her yıl çıtayı biraz daha yukarı çıkarmasının gördüğü takdir. Markamıza duyulan güvenin her yıl biraz daha kök salması. Her yıl daha kalabalık bir katılımcı kitlesinin takip ediyor olması. Daha bir konferansı gerçekleştirmeden bir sonraki yıl yapacağımız konferans için kayıtların başlaması. MARKA 2016 önümüzdeki hafta 14-15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek; biz geçtiğimiz hafta erkenden gelen talepler nedeniyle MARKA 2017’nin kayıtlarını almaya başladık. 


Her yıl yaşanan ve bir hayli keyifli olan “Geleneksel Marka Konferansı davetiye savaşları” çoktan başladı. Biraz geç kalmış ancak mutlaka katılmak isteyen konuklarınıza önerileriniz neler?
Biliyorsunuz tüm sponsorlarımızın ödedikleri bedel karşılığında hak ettikleri bir davetiye kontenjanı oluyor. Bu haklarını da çoğu zaman kendi kurum çalışanları için; zaman zaman da tedarikçileri, özel misafirleri için kullanıyorlar. Bahsettiğiniz davetiye savaşları, sponsorlarımıza gelen yoğun taleplerden kaynaklanıyor. Ellerindeki sayılı davetiyeyi kime verecekleriyle ilgili kararlar tamamen onların inisiyatifinde olan bir konu. Şirketimiz Yürekli’nin prensip olarak elinde hiçbir davetiye kontenjanı tutmadığını da bu fırsatla belirteyim. Davetiye savaşlarından sonuç alamayanlar ve MARKA 2016’ya katılmak isteyenler 13 Aralık akşamına kadar Yürekli’ye başvurarak katılım için gerekli bedeli ödeyerek kayıt yapabilirler...


Peki, tüm bu yoğunluk devam ederken, özel hayatınız ve ailenizle durumu nasıl dengeliyorsunuz?
Öncelikle şunu söylemeliyim 17 yıldır devam eden MARKA Konferansı aile rutinimizin doğal bir parçası. Çocuklarım Ayşe ve Ali benim her yıl MARKA’dan 3 ay önce başlayan çılgın çalışma tempomu yıllardır yaşıyorlar. Kocam Cem’e bu yoğun dönemde aynı gün içinde defalarca akıl danıştığım, bıktıracak kadar sık fikirini aldığım olur. Çalışırken yakınımdaki görüşünü önemsediğim kişilerin fikrini almayı, onlardan yakaladığım ipuçlarıyla ilerlemeyi çok severim. Onun için ister istemez ailemdeki herkes kendini zaten benim büyük bir tutkuyla yaptığım bu işin bir parçası olarak hissediyor. Çalışmaktan zevk alan bir yapım var. Enerjimi yaptığım işe adamayı seviyorum. Genelde motivasyonum hep yüksektir. Enerjim yüksektir. Kolay kolay yorulmam. O yüzden iş ve aile dengesini kurmakta pek zorlanmıyorum. Bir yandan MARKA Konferansı tüm hızıyla akarken, aile şirketlerimiz Step ve Stepevi’ndeki sorumluluklarım da aynı hızda devam ediyor. Orada birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarım bana uyum sağlıyorlar. Kimi zaman geç saatlerde, kimi zaman haftasonu çalışmalarıyla bu yoğun dönemde o programı da hiç aksatmıyoruz. Hepimiz için çok doğal bir durum bu; hiç kimse de şikayetçi değil.


Gelecekle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey ne?
Gelecekle ilgili beni en çok heyecanlandıran şey kurduğum hayallerle geleceğimi istediğim gibi şekillendirebileceğimi hissetmem... Hayalini kurduğum hayatı istediğim gibi tasarlayabileceğime dair çok derinleşmiş, içselleşmiş bir inancım var. Sanıyorum bitmek tükenmek bilmeyen motivasyonumun asıl kaynağı da bu.

EN ÇOK OKUNANLAR

Türk ve İngiliz Zarafetinin Yansıması: Lion Diamond
Türk ve İngiliz Zarafetinin Yansıması: Lion Diamond

Türk ve İngiliz Zarafetinin Yansıması: Lion Diamond

1 dakika okunma süresi
Merve Tüfekçi Emre'nin İlk Sergisi
Merve Tüfekçi Emre'nin İlk Sergisi

Merve Tüfekçi Emre'nin İlk Sergisi

1 dakika okunma süresi
Tohum Otizm Vakfı'ndan 2025'e Umut Dolu Başlangıç
Tohum Otizm Vakfı'ndan 2025'e Umut Dolu Başlangıç

Tohum Otizm Vakfı'ndan 2025'e Umut Dolu Başlangıç

1 dakika okunma süresi
Cupra City Garage 10. Lokasyonuyla İstanbul'da
Cupra City Garage 10. Lokasyonuyla İstanbul'da

Cupra City Garage 10. Lokasyonuyla İstanbul'da

1 dakika okunma süresi
Kesintisiz Mobilite için Yeni Adım
Kesintisiz Mobilite için Yeni Adım

Kesintisiz Mobilite için Yeni Adım

2 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Begüm Kıroğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri
Begüm Kıroğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri

Begüm Kıroğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri

“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler
“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler

“Frida Kahlo'nun Günlükleri” Sergisi Hakkında Merak Edilenler

Benan Terzioğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri
Benan Terzioğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri

Benan Terzioğlu'nun Yeni Yıl Dilekleri

Çağatay Odabaş ve Esra Çevik İle "Işık. Gölge. Sahneler." Üzerine
Çağatay Odabaş ve Esra Çevik İle "Işık. Gölge. Sahneler." Üzerine

Çağatay Odabaş ve Esra Çevik İle "Işık. Gölge. Sahneler." Üzerine

Özge Özacar x Dior Beauty İş Birliği
Özge Özacar x Dior Beauty İş Birliği

Özge Özacar x Dior Beauty İş Birliği

Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine
Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine

Pamela Harper ile Halcyon Days Üzerine

Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı
Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı

Bir Tenorun Hikayesi: Mario Frangoulis'in Sanatla Geçen 35 Yılı

Genç Oyuncuların Yeni Yıl Mesajları
Genç Oyuncuların Yeni Yıl Mesajları

Genç Oyuncuların Yeni Yıl Mesajları

Pozitif Enerjisiyle Parlayan Sinem Kobal ile 2025'e İlham Dolu Bir Başlangıç
Pozitif Enerjisiyle Parlayan Sinem Kobal ile 2025'e İlham Dolu Bir Başlangıç

Pozitif Enerjisiyle Parlayan Sinem Kobal ile 2025'e İlham Dolu Bir Başlangıç

Dans ve Terapinin Birleşme Noktasında Bir Sanatçı: Ekin Bernay
Dans ve Terapinin Birleşme Noktasında Bir Sanatçı: Ekin Bernay

Dans ve Terapinin Birleşme Noktasında Bir Sanatçı: Ekin Bernay

Reto Moser: "Lüks, Konfor Değil, Deneyimdir"
Reto Moser: "Lüks, Konfor Değil, Deneyimdir"

Reto Moser: "Lüks, Konfor Değil, Deneyimdir"

Geçmişten Günümüze Ardan Özmenoğlu'nun Sanat Yolculuğu
Geçmişten Günümüze Ardan Özmenoğlu'nun Sanat Yolculuğu

Geçmişten Günümüze Ardan Özmenoğlu'nun Sanat Yolculuğu