Kariyer yolculuğunuz nasıl başladı? Bu yolda en büyük motivasyonunuz ne oldu?
Ben her zaman "yenilikçi" olmak gibi bir anlayışla iş yaptım. Küresel ortaklarla çalışmak, ilk olmak, yeni olmak, sosyal çıktı sağlayan işlerin içinde olmak gibi motivasyonlarım oldu. Doğam gereği kendi tarzımla iş yaptım. Sevdiğim işleri yaptım. Çalışmak demek her zaman para kazanmak demek olmadı benim için. Aslında sanayinin içinden gelen birisiyim ama tek başına sanayicilik beni hiçbir zaman tatmin etmedi. Hizmet sektörü içinde olmayı tercih ettim. Uluslararası olmak, yabancılarla birlikte çalışmak, Türkiye için bir şeyler yapmak beni hep daha fazla heyecanlandırdı. Bir anlamda zor yoldan gittim. Zorluklarını da yaşadım tabii ama bunun beni güçlendirdiğini düşünüyorum.
Bu noktaya gelene kadar sizi en çok zorlayan şey ne oldu ve nasıl aştınız?
Doğrusunu isterseniz kadın olmakla ilgili bir detay yok. İş yapıyorsanız her zaman finansman sorunlarıyla uğraşırsınız. Ürününüzün, markanızın bilinirliği ile uğraşırsınız. Ben işimi yaparken gündelik sorunları birer engel olarak değil hayatın normal akışı olarak görürüm. İşinizi yaparken bütün koşulları kontrol edemezsiniz. Her şeyi planlayamazsınız. Mutlaka işin kendi ritmi ve hayatın gerçekleri vardır. O sebeple her zaman soğukkanlı kalmaya çalışırım.
Sektörünüzde bir kadın olarak yer edinmek sizce nasıl bir mücadele gerektiriyor?
Daha önce de dediğim gibi ben kadın ya da erkek değil; "Bu insan yaptığı işe hakim mi, fırsatları değerlendirmeye hazır mı?" diye bakarım. Birçok kurum ve kuruluşla iş yaptım. Hiçbiri benim kadın olmam ile ilgili değildi. Yaptığım işe ve koyduğum hedeflere baktılar. Azimli ve kararlı olmak önemli.
Kariyerinizde kırılma noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Bizim hayallerimiz başkaydı. Hizmet sektöründe yeni ufuklar görüyorduk. Zor ama büyütücü, geliştirici bir enerjiydi bu. Biz zor olanı seçtik. Kendi yolumuzu çizerek, kendi yolunu çizme duygusuyla hareket eden insanlara örnek olmak istedik. Bizim kırılma noktamız Demsa'dır. Demsa için Demet & Cengiz Çetindoğan'ın kendini ifade ediş biçimi diyebiliriz. Sabancı Holding benim köküm, temelim, ailemin emaneti. O sadece benim için değil ülkemiz için çok değerli. Ama Demsa bizi daha çok anlatıyor. Sabancı'nın hikayesinde babamın, amcalarımın, dedemin imzası, ruhu var. Onlar öyle güçlü imzalar ki rekabet etmek kolay değil. Tabii ki, Türkiye'nin yepyeni, başka işlere ihtiyacı var. Sabancı Holding ciddi bir tecrübeydi benim için. Tecrübe çok önemli. İnsanın ufkunu açıyor, öngörünüz artıyor. Network sağlıyor. Böyle olunca da büyüdük biz... Yaşayarak öğrendik. Destek almadan yolumuzu bulduk, ilerledik. Bundan da çok memnunuz.
Kariyerinizde ya da özel hayatınızda size ilham veren bir kadın figürü var mı?
Annem ve babaannem benim için çok değerlidir. Her ikisi de güçlü karaktere sahip adil insanlar. Hiç kuşkusuz benim örnek aldığım kişiler. Ayrıca, beni her zaman yüreklendirdiler. Bu çok kıymetli.
Genç kadınlara, özellikle sizin alanınıza ilgi duyanlara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Kendinize güvenin ama lütfen hazırlanın. İyi bir dil, iyi bir eğitim, iyi bir sosyal çevre çok değerli. Mücadeleci, rekabetçi, eşitlikçi olun. Kendi faydanız kadar ekibinizin, çevrenizin gelişimini de önemseyin. Pes etmeyin. Çünkü hayat çok zor. Zaman zaman her şey yolunda gider. Ama kimi zaman her şey ters de gidebilir. Kendinize güvenmeyi bırakmayın derim. Yaşadığımız çağda fırsatların sonu yok. Kendi kendinize soracaksınız, "Ben bunu başarmak istiyor muyum?" diye. Başarmak isteyen kişinin planları vardır, diğerlerinin bahaneleri. Her girişim büyük bir işe dönüşmez, her aldığınız karar doğru çıkmaz, her girdiğiniz işten para kazanmazsınız ama bunları yapmayı bırakırsanız kaybedersiniz. Her zaman hayatın içinde olun. Oyunda kalın.
Röportaj: Ceylan Yeniacun
Fotoğraf: Ertan Demirbilek