Kravatların ve blazer ceketlerin katı kalıplarını kırarak terziliğin kusursuz dünyasını yeniden tanımlıyoruz. Çünkü görünen o ki 2025'in modern üniforması, sert çizgiler yerine konforu merkezine alıyor.

Marline Dietrich Hollywood'da maskülen yarattığı devrimin ardından günümüzde "Dietrich efekti" diye adlandırabileceğimiz şekilde hala ilham olmaya devam ediyor.

Sinema dünyasında androjen stiliyle öne çıkan bir başka yıldız Katharine Hepburn ise paradigmalara meydan okuyarak feminizme ve modaya hala güç kaynağı oluyor.

Şimdilerde belki iş hayatının belki de sokakların etkisiyle sınırları silikleşen maskülen ve feminen tabular; hacimli, bol kesimli takım elbiseleriyle kontrol ve özgürlüğü aynı potada eritiyor.

Saint Laurent bu noktada iddialı ama baskın bir tavırdan uzak yaklaşımıyla öne çıkarken; Bally'nin düşük omuzlu peplum ceketleri ve Tory Burch'ün yakasız takımları terziliği bir zırh olmaktan çıkarıp, bireyselliğin bir uzantısına dönüştürüyor.

Stella McCartney'nin 80'ler ruhunu taşıyan kesimleriyse geçmişle günümüz arasında sağlam bir köprü kuruyor. Maskülenliği yeniden tanımlayan silüetler bej, yeşil ve gri tonlarıyla soğuğa yakın nötr bir çizgide durmaya kararlı görünüyor. Trençkotlarla eşleşen takım elbiseler mevsim geçişleri için katman teorisini uygularken formunu daha da yumuşatıyor.

Kısacası bu yeni terzilik anlayışı, konforla disiplini bir arada sunuyor. Kumaşlar hâlâ kaliteli, detaylar özenliyken ama daha içe dönük bir ifade sergiliyor. Ceketler askıda bile formunu korumakta zorlansa da asıl amacın bedene değil, kişiliğe uymak olduğunu hatırlatıyor.
Fotoğraflar: Getty Images Türkiye