3 SONBAHAR ROTASI

Sonbahar adım adım yaklaşırken pırıl pırıl yağmur damlalarının; gökyüzünü griye, ağaçları sarıya boyayan güz paletinin ve hüzne boğan ılık esintilerin izini sürüyoruz. İstikamet Eylül ayının büyülü atmosferine kapı aralayan şehirler.

Eray ERKOCA – [email protected] / Fotoğraflar: iStock

Tokyo
“Güneşin doğduğu ülkeye” sakura mevsiminde seyahat etmek moda olsa da usta yönetmen Yasujirô Ozu’nun 1960 yapımı “Akibiyori” (Late Autumn) ve 1962 yapımı “Bir Güz Öğleden Sonrası (An Autumn Afternoon) filmlerinde resmettiği Japonya, seyahat planlarımızı gözden geçirmemize sebep oluyor. Sonbahar paletinin pastel renkleri Tokyo’yu boyarken şehrin kalabalık caddelerinde alışveriş yapabilir, Ueno Park’ta soluklanabilir, Sensoji Tapınağı mimarisinin ince işçiliğine hayret edebilirsiniz.

New York
İzleyiciyi, sarı yaprakları üstüne çekip uykuya dalan Central Park’ta ufak bir yolculuğa çıkaran 1989 yapımı “Harry Sally ile Tanışınca” (When Harry Met Sally), sonbahar mevsimini doyasıya yaşayan New York’un nefes kesici bir portresini sunuyor. New York’da Eylül ayında Beşinci Cadde’de alışverişe çıkabilir, Broadway’de sezon açılışı yapan tiyatro oyunlarını değerlendirebilir, Magnolia Bakery’nin meşhur pudingini tadabilirsiniz.

Amsterdam
2014 yapımı “Aynı Yıldızın Altında” (The Fault in Our Stars) filmi Amsterdam’ın güz rengine boyanan kanallarını hüzne boğarken, Van Gogh’un 1885 tarihli “Autumn Landscape with Four Trees” tablosu Hollanda’nın kurumaya yüz tutmuş ağaçlarına fırça darbesi vuruyor. Sanatın birbirinden farklı dallarına ilham veren Amsterdam’ı hangi mevsimde ziyaret etmeli, diye düşünüyorsanız biz tercihimizi sonbahardan yana kullanıyoruz.