Notre Dame Katedrali Kapılarını Yeniden Açtı
2 dakika okunma süresi
Yolculuğunuza geçmişi 1843'e dayanan tarihi bir eğlence parkı olan Tivoli Bahçeleri'nden başlayabilirsiniz. Burası sadece heyecan arayanlar için değil; yemyeşil bahçeleri ve akşam aydınlatmaları ile her yaştan ziyaretçiyi büyüleyen büyülü bir atmosfer yaratıyor. Pitoresk liman Nyhavn ise, 17'nci ve 18'inci yüzyıldan kalma renkli şehir evleriyle tam anlamıyla Danimarka'ya özgü ikonik bir sembolü resmediyor. Şehrin tarihi mimarisine ve canlı atmosferine benzersiz bir bakış açısı sunan bu sahil, keyifli bir yürüyüş veya kanal turu için ideal.
Nyhavn Canal
Kraliyet ailesinin ikametgahı olan Amalienborg Sarayı'nı ziyaret etmek, Danimarka monarşisine bir bakış atmanızı sağlayacak. Öğle saatlerinde nöbet değişimine tanık olun ve Kraliyet eserlerini görmek ve Danimarka Kraliyet soyu hakkında bilgi edinmek için Amalienborg Müzesi'ni mutlaka keşfedin. Avrupa'nın en uzun yaya caddelerinden biri olan Strøget, lüks butiklerden pek çok yerel mağazaya kadar her zevke ve bütçeye hitap eden seçenekler bulunduruyor. Panoramik şehir manzaraları için Avrupa'nın en eski işleyen gözlemevi olan Yuvarlak Kule'ye tırmanmalısınız. Eşsiz spiral rampası ve gözlemevi güvertesi, Kopenhag silüetinin muhteşem manzaralarını oluşturarak mükemmel bir fotoğraf karesi fırsatı sunuyor. Danimarka Kraliyet mücevherlerine ev sahipliği yapan bir Rönesans harikası olan Rosenborg Kalesi'ni de keşfedilmesi gerekenler listesine alın.
Tivoli Bahçeleri
Kalenin Kral Bahçesi olarak bilinen bahçeleri, aynı derecede etkileyici olup şehrin kalbinde huzurlu bir kaçış imkanı sunuyor. Ünlü serbest şehir Christiania, alternatif yaşam tarzı ve canlı sokak sanatıyla keskin bir tezat oluşturuyor. Bu özerk mahalle, karşı kültür ve topluluk odaklı girişimlerle ilgilenenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir adres. Danimarka Ulusal Müzesi ise Taş Devri'nden modern zamanlara kadar uzanan geniş bir koleksiyona sahip. Ülkenin zengin tarihine ve kültürel mirasına derinlemesine dalmak için mükemmel bir yer. Sanatseverler, özellikle Kopenhag'ın hemen dışında yer alan Louisiana Modern Sanat Müzesi'ni es geçmemeli. Modern sanatı, mimariyi ve doğayı harmanlayan bu ünlü müze, etkileyici koleksiyonu ve Øresund Boğazı'nın muhteşem manzarasıyla dingin bir deneyim sunuyor. Copenhagen Contemporary, çağdaş sanat meraklılarının mutlaka ziyaret etmesi gereken bir başka adres. Yeniden canlandırılan Refshaleøen bölgesinde yer alan bu dinamik alan, şehrin canlı ve gelişen sanat ortamını yansıtan, uluslararası sanatçıların büyük ölçekli enstalasyonlarını ve son teknoloji eserlerini sergiliyor.
Christiansborg Sarayı
Lüks bir yemek deneyimi için Hotel d'Angleterre'deki Marchal'ı ziyaret edin. Bu Michelin yıldızlı restoran, en iyi İskandinav lezzetlerini tatmak isteyenler için mükemmel olan zarif bir ortamda enfes yemekler sunuyor. Şehir aynı zamanda dünyanın en beğenilen restoranlarından bazılarına da ev sahipliği yapıyor. Sürükleyici yemek deneyimiyle tanınan Alchemist; sanatı, tiyatroyu ve seçkin mutfağı harmanlayarak tüm duyuları harekete geçiren 50 çeşit avangart yemek sunuyor. Bir başka üç Michelin yıldızlı restoran olan Geranium; organik, yerel malzemelere ağırlık veren mevsimlik menüsüyle, Fælledparken'deki konumundan Kopenhag'ın muhteşem manzarasına uzanıyor.
Amalienborg Sarayı
Genellikle dünyanın en iyi restoranlarından biri olarak anılan Noma; yerel, sürdürülebilir malzemelere ve geleneksel mutfak sınırlarına meydan okuyan yaratıcı yemeklere güçlü bir şekilde odaklanarak yeni İskandinav mutfağına öncü yaklaşımıyla ünlü. Daha rahat ve kaliteli bir yemek için, rahat ama zarif bir atmosfer ve Fransız brasserie klasiklerinden ilham alan, Danimarka ve Fransız mutfak geleneklerini kusursuz bir şekilde harmanlayan Esmée'yi ziyaret edin.
Son olarak, Kopenhag'ın yeşil alanlarla su yollarının birleşimi, onu bisikletçiler için bir cennet haline getiriyor. Bisiklet kiralayın ve şehrin geniş bisiklet yolları ağını keşfedin; bu dinamik başkenti tanımlayan kentsel ve doğal manzaraların karışımının tadını çıkarın.