Birkaç ay önce Çin’de sebebi bilinmeyen zatürre olarak ortaya çıkan; önce küresel bir sıkıntıya sonra da paniğe yol açan ölümcül bir virüs Covid-19. Nasıl geldiğini de ne zaman gideceğini de bilemiyoruz. Başlarda algılayamadığımızı, “Bizden çok uzakta” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bence hepimiz hatta tüm dünya böyle düşündü ki, şimdi #evdekal #hayattakal çağrılarına itibar etmemenin acısını yaşıyor. Evde kalmanın ama genç ama yaşlı ayırt etmeden hayati önem taşıdığına inanıyorum. Peki ya çalışmak zorunda olanlar, ekonomik sıkıntı yaşayanlar, hastalar? Geleceği göremezken; nasıl geleceğe dair planlar yapabiliriz?
Bence bu dönem umut etme dönemi. İnancımızın, umudumuzun sınandığı bir dönem. Bedenimizin sağlığı kadar, ruh sağlığına da ihtiyacımız olan bir zaman. Ve empati kurmamız gereken, farkındalığımızı artıracağımız bir vakit. Yakın çevremizi de harekete geçirip gönüllülük projelerinde destek için yarışacağımız bir dönem. Bunları biz yapmazsak kim yapacak?
Ben sizlere evde kalıp bol kitap okuyup; film-dizi izlemenizi, yoga, meditasyon, pilates ve sanat eğitimlerine katılmanızı tabii ki önereceğim. Ancak sivil toplum ve gönüllülük hareketlerine de katılmanızı muhakkak tavsiye ederim. Ruhumuzu, zihnimizi iyileştirmek; bedenimizi ve bağışıklık sistemimizi daha da iyileştirmemizi sağlayacak ve bu zor günlerde bize çok çok iyi gelecektir. “Korona’ya Karşı İyilik Hareketi” bu günler geçtikten sonra da bizi iyileştirecektir.