Cemiyetin tanınmış simalarından Ömer-Aslıhan Abacı çiftinin Nişantaşı’nda bulunan Abacı Sanat Galerisi önemli ressamlara ve sergilere ev sahipliği yaparken, sanat dünyasına da yepyeni lezzetler katıyor. Abacı Sanat Galerisi, 12 Mayıs’tan itibaren “İstanbul ressamı” olarak da tanınan başarılı ressam Faruk Cimok’un yeni sergisine ev sahipliği yapacak. Tablolarında Çiçek Pasajı, Pera, Beyoğlu ve tramvaylar gibi İstanbul’a özgü temalarıyla nostaljik bir gezintiye çıkaran Cimok, atölyesinde yeni sergisine hazırlanırken, Abacı Sanat Galerisi’nin sahibi Aslıhan Abacı ile objektifimize yansıdı. Faruk Cimok ile Maslak’taki Avantgarde Levent Hotel’in ilham veren ambiyansında buluşarak, tuvallerine esin kaynağı olan İstanbul’u konuştuk.
Faruk Bey tablolarınızdaki Pera, Çiçek Pasajı, kırmızı tramvaylarıyla, şapkalı kadınlarıyla Beyoğlu gibi konularınız, nostalji uyandırıyor,
seyirciyi zaman tüneline sokuyor. Sürekli değişen İstanbul’da siz geçen zamanı da yakalamak mı istiyorsunuz?
Benim resimlerimdeki İstanbul, bugünün İstanbul’u. Resmini yaptığım bu mekanlarda gördüğünüz insanlar size tanıdık gelebilir hatta yakınınız çıkabilir. Buradaki ince ayrıntı şu; fırça benim elimde olduğundan görmek istemediğim, estetik olmayan görüntüleri silme hakkına sahibim ve siliyorum. Geriye geçmişten kalan güzellikler kalıyor. Bu da resmime, nostaljik bir hava katıyor diyebiliriz. Tabii ki burada geçmişten kalan muhteşem mimari yapıları da unutmamak gerekir.
Resmettiğiniz İstanbul köşeleri, mekanları, aynı zamanda İstanbul’un belgeseli gibi. Dönem filmlerini andırıyor. Daha çok geçmişe dönük biri misinizdir? Değişen zaman ve değişen İstanbul’la aranız nasıl?
Akademik eğitim size herşeyi verdi mi, üslubunuzun belirginleşmesinde neler etkili oldu, beslendiğiniz ressamlardan bahsetmek ister misiniz?
Resimlerimde teknik duyarlılık, evrensel ölçüt ve kurallar ağır basar. Desenin, resmin gerçek temeli olduğuna inanmışımdır. Bu nedenledir ki akademik eğitim gereklidir. Ne yazık ki eğitim kurumlarımızda verilen eğitim yeterli değildir. Burada belirleyici olan sizin araştırmacı yapınız ve yaşam zenginliğinizdir. Beslendiğim ressam dendiğinde aklıma ilk gelen ressam, Sabri Berkel’dir. Resim bilgisine ve çalışma disiplinine hayran olmuşumdur.
Yeni çalışmalarınızda İstanbul’un başka hangi köşeleri var ? Yenilenmek için ne yaparsınız? İstanbul’u gezmek yeni fikirler verir mi? Bu şehir sizde hangi duyguları uyandırıyor?
Resimlerimde resmettiğim tarihi eser ve yapıtların, yaşamdan soyutlanarak yorumlanacağına inancım olmadığı için yine insan ilişkilerinin en yoğun olduğu İstanbul köşeleri, yeni çalışmalarımda muhakkak olacaktır. Sanatçının yenilenmesi araştırmacı kişiliği, teknik bilgi ve becerisiyle mümkündür. Tabii ki ben de teknik duyarlılığımı kaybetmemek için evrensel ölçüt ve kurallar çerçevesinde yeni malzemeler ve yeni hikayelerle denemeler yapıyorum.
Aynı zamanda bir akademisyen olarak genç kuşağın çalışmalarında bakış açısında sizlerden farklı olarak neler görüyorsunuz, çağdaş sanat sizin için ne ifade ediyor?
Genç kuşakta yeni bir arayış ve heyecan görüyorum. Bizden farklı olarak Avrupa hayranlığı ve kopyacılığıyla kendi değerlerimizden uzaklaştıklarını, özgün eser üretmenin sıkıntılı bir sürece girdiğini izliyorum.Sanat eseri üretmenin bilgi ve bilinçten önce bir yetenek sorunu olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Renk paletinizde kırmızılar, sıcak sarı tonlar ağırlıklı, renk dünyanız nasıl oluşur? Tablolarınızın, seyredende nasıl bir duygu uyandırmasını istersiniz?
Resimlerimde empresyonist renk ve ışık anlayışı ile klasik bir çizim yöntemi (metodu) birleşmiştir. Resimlerimdeki strüktürel doku, pentür dili, boya kullanım tekniği ve resmimdeki hikayeler kullanacağım renkleri belirler. Genellikle hikayelerin çarpıcılığı, insanların anlık tepkileri beni kırmızı ve sarı sıcak tonlara iter. Güvercinlerin gri tonlarıyla, resmim dinginleşir ve rahatlar.
Röportaj: Zülal ÜNALDI
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK
Mekan: Avantgarde Levent Hotel'e teşekkürler