Anadolu efsanelerini, eserlerinde özgün bir şekilde yansıtan, dünyaca ünlü sanatçı Ahmet Güneştekin, yurtdışındaki sergileriyle Türkiye’yi başarıyla temsil eden bir sanatçımız. Güneştekin’in, 2015 yılında Venedik Bienali’ne paralel sergilerden biri olarak açılan “Milion Taşı” sergisi, dünya sanat çevrelerinde ilgiyle karşılanmıştı. Yurtdışındaki sanat etkinliklerinde, dünyanın en ünlü galerilerinden Marlborough Gallery tarafından temsil edilen Güneştekin, bu galeri ile 2013 yılında anlaşmıştı. ABD’deki ilk sergisini de, New York Marlborough Gallery’de açmıştı. İki kız babası olan Ahmet Güneştekin, söyleşimizde babalık duygularını ve kız çocuğu sahibi olmanın güzelliklerini vurguladı.
İlk kez baba olduğunuzda neler hissetmiştiniz? O yıllara ait duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Biz 7 kardeştik. 5 abim ve 1 kız kardeşim vardı. Hepimiz çocuk denebilecek yaşta, 20’li yaşlarda evlendik. Doğuda gelenek böyledir. Ben de 22 yaşında evlendim ve 24 yaşında baba oldum. İlk kızım Kardelen doğduğunda şaşkınlık içindeydim. Kendime ait değerli bir şey bulmuş gibi hissediyorum onu kucağıma aldığımda, benden bir parçaydı çünkü. Her zaman kız çocuklarını severdim ve ilk çocuğumun da kız olmasını isterdim. Hatta lise yıllarında olur da bir gün çocuğum olursa kız olmasını, adını da Kardelen koymayı hayal ederdim. Gerçekten oldu. İki yıl sonrasında da ikinci kızım Ezgi dünyaya geldi. Anadolu’da geleneksel olarak ilk çocukların erkek olması istenir, beklenir. Ben ikinci çocuğumun da kız olmasına çok sevinmiştim. Cinsiyet ayrımları benim için hiçbir zaman önemli olmadı.
İkinci kızınızla birlikte daha olgun ve duygularınızın daha farkında bir baba olarak düşünceleriniz nelerdi?
Ezgi dünyaya geldiğinde iki yıllık babaydım. Biraz tecrübe sahibi olmuştum ama yine de yeni bir heyecan duydum. Çocuklarla birlikte ben de büyüdüm ve değiştim. Çocuk yaşta evlenmek ve baba olmak erken olgunlaşmamı sağlamıştı.
Kız çocuğu sahibi olmak adına neler söylemek istersiniz?
Büyük bir şanstır. Çünkü kadınlar daha merhametlidir, vicdan sahibidirler. Annemden iyi biliyorum. Erkeklere göre daha duyarlı ve duygusal oluyorlar. Hem annemden hem de daha sonra tanıdığım kadınlardan çok iyi biliyorum, kadının cesaretini ölçmek imkânsızdır.
Her baba gibi kızlarımın çocukluklarından genç kızlıklarına kadar onlar için endişelendim. Doğru ve yanlış ayrımını öğrenmelerini sağlamak için çocuk yaşta büyük çaba harcadım. Ama hiçbir zaman gelecekle ilgili kararlarına müdahale etmedim. Yapı olarak disiplinli ve sert görünürüm ama şimdiye kadar kızlarımla herhangi bir tartışmam olmamıştır. Beni hiçbir zaman üzdüklerini anımsamıyorum. Eğitim ve yaşamla ilgili tercihlerini her zaman onlara bıraktım. Bu özgürlüğü çok iyi kullandıklarını düşünüyorum.
Şimdiye kadar kızlarınızdan aldığınız en anlamlı hediye nedir?
Hediyeden çok yakınımda ya da uzağımda nerede olurlarsa olsunlar sevgilerini hissediyor olmak benim için en güzel hediye.
Kızlarınızla yaşadığınız unutamadığınız güzel bir anınızı anlatır mısınız?
İlk aklıma ailece yaptığımız ilk kış tatili geliyor. Uludağ’da karlar içinde anımsıyorum onları. Çok küçüktürler ve her anından çok büyük keyif almıştık.
Kardelen ve Ezgi Güneştekin
Ahmet Güneştekin gibi başarılı bir sanatçının kızları olmanız kararlarınızı nasıl etkiliyor?
Bazı kararlar alırken muhakkak birbirimize danışırız. Ve ona göre hareket ederiz. Bizim için öncelik çevre değil, ailedir.
KG: Babalar; oğullarının ilk kahramanı, kızlarının ise ilk aşkıdır derler. Kesinlikle buna katılıyorum. İnsan en çok sevdiğine kızıp küsermiş bizimkisi de o misal. Baba konusunda fazla hassasız, bu da normal olarak kararlarımızı etkiliyor. Babamızın onaylamadığı hiç bir işe kalkışmayız.
Sizce Ahmet Bey nasıl bir babadır? Ne zaman güler, ne zaman sinirlenir, en sevdiği şeyler, sevmediği şeyler nelerdir?
KG: Babam; kuralları olan bir adam. Evin içinde veya dışında onun kuralları geçerlidir. Bizde ayrı gayrı yoktur. Ne olursa olsun o masaya birlikte oturulur, birlikte kalkılır.
Babam için saygı her zaman çok önemlidir. Kurallarına uyulmadığı takdirde çok sinirlenir. Yalandan hiç hoşlanmaz.
EG: Bizi küçüklükten itibaren disiplinli bir şekilde yetiştirdi. Müthiş başarılı ve iş hayatında hırslı bir adam. Nitekim böyle bir babanın kızları olmak bizi çok gururlandırıyor.
Kendi aramızda yaptığımız sohbetlerde onu en çok ablam ve ben güldürürüz. Tabii bunun yanı sıra sevdiği arkadaşlarıyla vakit geçirmekten de büyük keyif alır. Seyahat etmeyi, sürekli yeni şeyler üretmeyi, çalışmayı çok sever.
Babanıza dair en keyifli anınızı ya da özel bir günü anlatır mısınız?
E&KG: Küçükken pazar günleri hep birlikte kovboy filmleri izlemek en büyük keyfimizdi. Bizde babayla tatlı yemek de büyük keyiftir mesela, hala da öyle. Filmin yanında tatlı olmazsa olmazdı tabii.
Belki kovboy filmleri artık yok bilmiyorum ama biz o dönemleri yaşadığımız için çok şanslı çocuklardık. Ve bu özel çekim de bizim için çok güzel bir anı oldu.
Babalar Günü için özel bir planınız var mı? Birlikte ne yapacaksınız? Ahmet Bey’e hediye aldınız mı? Ne aldınız?
E&KG: Şimdilik özel bir planımız yok, böyle özel günleri kutlamak için özel bir tarih veya gün olması gerekmiyor.
Sevginin günü olmaz düşüncesindeyiz. Baba-kız ilişkisinde her anımız bizim için çok özel zaten. Ona esprili güzel bir sürpriz hazırladık. Onu güldürmeyi çok seviyoruz.
Babanızla bereber olunca ne çok neler yapmayı seversiniz? En büyük hayaliniz nedir?
E&KG: Babamla birlikte en çok yemek yemeyi sevdiğimiz bir gerçek. Bu konuda onun damak zevkine çok güveniriz. Tatlı ise hepimizin en zayıf noktası. Kafamıza takılan konularda ondan fikir almak, onun bakış açısını dinlemek ve nasihatlarına kulak vermek kesinlikle onunla geçirdiğimiz en kıymetli zamanlardan. En büyük hayallerimiz arasında moda ve sanatı birleştirmek var. Birimiz okulda okuyor, birimiz de çalışıyor ama ortak ilgi alanımız, moda. Belki ilerleyen zamanlarda babamın sanatı ile ortak çıkarabileceğimiz çalışmalar yapabiliriz.
Babanızın sanatçı ruhu sizi etkiliyor mu? Siz de sanatçı olmayı düşünüyor musunuz?
E&KG: Babamın sanatçı ruhuna doğuştan sahibiz ve bunu zamanla zenginleştirdik diyebiliriz. Sanat evimizde ve hayatımızda doğduğumuzdan beri var. Bu durum bize farklı bakış açıları kazandırdı. Hayal gücümüzü en iyi şekilde kullanmamızı sağladı. Ne mutlu bize ki böyle durumların doğuştan aşılanması, en büyük avantajlarımız arasında.
Röportaj: Fatih ŞAHİN
Fotoğraflar: Cengiz DİKBAŞ