Audrey, aksiyete bozukluğundan muzdarip bir genç kız, evden çıkamıyor. Hatta, evin içinde güneş gözlüklerini bile çıkaramıyor. Audrey’in göz göze gelmek ve bazı başka şeylerle ilgili “minik” sıkıntıları var! Ama ağabeyinin dev ışıklı, çok derinlikli arkadaşı Linus, o kapkara güneş gözlüğü camlarının ardından Audrey’nin hayatına sızmayı başarıyor. Zira Linus, aynen bir portakal dilimini andıran içten gülümsemesi, samimiyeti ve sırf Audrey ile iletişim kurabilmek için yazdığı komik notlarla genç kızı evden çıkarmayı başarıyor.
Audrey’in korkularıyla yüzlemeşi ve yeniden dünyaya dönmesi için bir planı var. Yani, Starbucks’da buluşma da bir başlangıçtır sonuçta! Tatlı Audrey, anlayışlı ve şefkatli Linus’un yanındayken en korktuğu şeyleri bile yapabileceğini hissediyor. Belki de o kara camların ardında güzel bir dünya vardır gerçekten de!..Sophie Kinsella bu ilk gençlik romanında genç bir kızın psikolojik iyileşme sürecini kendine has mizah ve romantizmiyle keyifli bir şekilde anlatıyor.