1700’lü yılların sonunda hayatımıza giren puzzle’ların hikayesi, aslında Avrupalı haritacıların tahta bloklara çizdiği farklı bölümleri bir araya getirmeleri ile başlıyor. Sonrasında ise yavaş yavaş bugünkü formunu alan puzzle’lar, farklı zorluk seviyeleri ile günümüzde yediden yetmişe hitap eden bir hobi haline geliyor. Puzzle’ın başında saatler geçirirken zamanın nasıl aktığını fark etmediğimiz doğru. Fakat puzzle'ın yararları aslında pek de bilinmiyor. Biz de tam bu noktada devreye girdik ve bilimsel araştırmalardan yola çıkarak puzzle’ın bilinmeyen etkilerini derledik.
Topraklama etkisi
Zihinsel efor harcadığınız bir iş ile uzun süre ilgilendikten sonra beynimizi boşaltacak egzersizler yapmak ruh sağlığımız için önemli. İşte puzzle tam da bu noktada yardımımıza koşuyor. Tıpkı yemek pişirmek ve resim çizmek gibi puzzle yapmak da zihinsel yorgunluğumuzu azaltmamıza ve beynimizin ‘normal’e dönmesine yardımcı oluyor. Saatler sürecek yorucu bir iş ile uğraşırken mola verdiğinizde puzzle’a bir şans tanıyın!
Anti-stres
Anksiyete ataklarından korunmanın en etkili yollarından biri dikkatimizi gerginlik yaratan düşüncelerden uzaklaştırıp farklı şeylere odaklanmak. Nefes egzersizleri en fazla bilinen yöntem olsa da puzzle yapmanın beynimizin dikkatini başka yöne çekmede ve anksiyeteyi azaltmada yardımcı olduğu bilimsel çalışmalar ile kanıtlandı. Kendinizi gergin hissettiğinizde puzzle’ınızın başına geçip dikkatinizi dağıtarak zihninizi kötü düşüncelerden uzaklaştırın.
Ödül prensibi
Puzzle’lar beynimize çözülmesi gereken çok aşamalı ve karmaşık bir problem vadediyor. En başlarda pek de anlam veremediğimiz ve içinden nasıl çıkacağız diye düşündüğümüz süreç, parçaları yerine koymaya başladıkça sürükleyici hale geliyor. Böylece adeta bir sır perdesini çözer gibi yavaş yavaş bilinmezlik halinden çıkmaya başlıyoruz. Bu durum aslında ödül mekanizması ile ilişkilendirilen dopamin hormonunun salgılanmasına yardımcı oluyor. Biz her ne kadar mutlulukla ilişkilendirilen hormon olarak serotonini bilsek de dopamin de mutluluğun biyolojik anahtarlarından!
Kaçış noktası
Zeigarnik Efekti’ni duymuş muydunuz? Bu prensibe göre beynimiz biz bir şeyi aklımıza getirmemeye çalıştıkça her ne kadar ironik olsa da o konu hakkında çok daha fazla düşünmeye başlıyor. Üstelik bu etki başarılarımızdan çok başarısızlıklarımız söz konusu olduğunda görülüyor. Uzmanlar, kendimizi bu düşüncelerden uzaklaştırmak için yüksek zihinsel efor gerektiren aktiviteler ile ilgilenmeyi öneriyor. Haliyle puzzle yapmak da bu aktivitelerin başında geliyor.
Çifte jimnastik
Rutinlerinizin dışına çıkıp beyninizi şaşırtmak beyne kan akışını hızlandırmanın yanı sıra nöronlarımız arasında iletişimi sağlayan sinapsların bağlantısını da güçlendiriyor. Yani, adeta beynimizde egzersiz yapmış etkisi görülüyor. Bunu başarmanın en kolay yolu ise yeni bir hobi edinmek. Peki bu hobi neden hali hazırda zihnimize faydalı olan puzzle olmasın? Kendinize daha da meydan okumak isterseniz parçaları yerine koyarken her zaman kullandığınız eliniz yerine diğerini kullanabilirsiniz.