K vitamini vücutta, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olarak aşırı kanamayı önlüyor. Aslında bir grup birleşik vitaminden oluşan K vitaminin en önemlileri; yeşil yapraklılarda ve diğer sebzelerde bulunan K1 ve büyük ölçüde etten, peynirden, yumurtadan elde edilen ve bağırsaklarımızdaki bakteriler tarafından sentezlenen K2'dir. Birçok vitaminin aksine K vitamini diyet takviyelerinde kullanılmıyor. Yağda çözülebilen bu vitamin vücutta depolanabildiği için eksikliği genellikle nadir görülüyor.
K vitamini en çok ıspanak, kara lahana, maydanoz, marul, brokoli ve brüksel lahanası gibi yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. Bu sebzelerin yanı sıra şalgam, süt ve süt ürünleri, et, yumurta, yaban mersini, avokado, soya fasulyesi, incir, nar, çilek, üzüm, kivi ve kuru yemiş gibi gıdalarda da K vitamini içeriyor. Yağda çözülebilen bir vitamin olduğu için tereyağı, zeytinyağı gibi yağlarla birlikte tüketmek faydasını artırıyor. K vitamini alımı yaşa ve cinsiyete göre değişiyor. 19 yaş ve üstü kadınlarda 90 mikrogram erkeklerde ise 120 mikrogram olması gerekiyor.
Ameliyat yaralarını iyileştirmeden ciltteki morluk ve çürükleri tedavi etmeye kadar kullanılan K vitamini, son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu sağlıklı kemik yapımında, osteoporozun önlenmesinde ve tedavi edilmesinde de rol oynuyor. Kalp sağlığına iyi gelmesinin yanı sıra kanseri önleyici etkileri bulunuyor. Ayrıca göz altı morlukları ve torbalarının giderilmesini sağlıyor, estetik müdahaleler sonrası iyileşme sürecini de hızlandırıyor.