Tıp alanında başarılı bir kariyere imza atan Prof. Dr. Ayşe Görmeli, Roberto Bravo tasarımları ile objektifimizin karşısına geçti. Günlük stilinde "Küpe, yüzük ve bilekliklerim olmadan kombinimi tamamlanmış saymam" diyen Görmeli'nin mücevher tutkusuna ortak olduk. Ayşe Görmeli'nin evinde gerçekleştirdiğimiz ışıltılı karelerle sizi baş başa bırakıyoruz.
Çocukluk yıllarında herkesin bir kariyer hayali oluyor. Siz o dönemlerde nasıl bir gelecek planlıyordunuz?
Çocukluk yıllarımdan bu yana hep okumayı, araştırmayı seven biriyim. Doktor olmaya lise yıllarımda karar vermiştim ama öncesinde de biyoloji ve sağlık alanı hep ilgimi çeken konulardı. Okulun laboratuvarları, mikroskoplar beni büyülerdi. Geleceği planlamak diyemem ama bilim insanı olma hayalim her zaman vardı.
Başarılı bir kadın olmanın altın kuralları var mı sizce? Siz kendinize nasıl bir yol belirlediniz?
Hayatta en büyük başarının mutlu ve iç huzuru yerinde bir yaşam sürebilmek olduğuna inanırım. Onun için, kendime kariyer hedefi koyarken, fiziksel olarak beni zorlayabilen ama ruhumu yormayacak bir yol çizmeye çalıştım. Tabii ki arzuladığım hedefe ulaşmak çok uzun saatler çalışma ve sabır gerektiriyordu. Ama sosyal hayatın ve sevdiğim insanların olmadığı, pozitif enerjiyle beslenmediğim bir yaşamı asla kabul etmedim.
Yıllar içinde hayatınızda ve kariyerinizde neler değişiklik gösterdi?
Tıp fakültesinde zor bir eğitimden geçmek zorundayız. Çünkü bitirdiğinizde aldığınız doktor unvanı ile hata kabul etmeyen bir mesleğe kabul ediliyorsunuz. 2006 yılında tıp fakültesini birincilikle bitirip genç, idealist bir hekim olarak devlet hastanelerinde çalışmaya başladım. Mecburi hizmet ve Anadolu şehirlerindeki görevlerim bana paha biçilemez mesleki tecrübeler sağladı. New York Üniversitesi'nde bulunduğum dönemde farklı tıbbi bakış açıları ve akademik araştırma nosyonumu geliştirme fırsatı buldum. Ve ardından İstanbul... Dünyanın en güzel şehrinde, çok sevdiğim mesleğimi yapmaya devam ediyorum.
Yoğun bir temponuz var. Gününüzü nasıl planlıyorsunuz?
Güne yürüyüş veya sporla başlamak zihinsel ve bedensel olarak dinamik bir gün geçirmeme neden oluyor. Spor sonrasına minik bir kahve molası ekleyip üniversitedeki görevlerime odaklanıyorum. Sağlık kariyeri yapmak isteyen genç öğrencilerle olan derslerim sonrası kliniğime geçiyorum. Burada hem hastalıklara yönelik tedavi seçeneklerinin kullanıldığı, hem antiaging uygulamalarının yapıldığı, hem de danışanlarla keyifli sohbetler edilen bir günün ardından evime geçiyorum. En büyük yaşam enerjim olan kızımla ve ailemle birlikte evde güzel bir film izleyerek, haftada birkaç gün sosyal programlar yaparak ve dostlarımla yemeklerde buluşarak günümü bitiriyorum.
Kendinizle baş başa kaldığınızda en çok neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Kendimle baş başayken en sevdiğim şey, müzik dinlemek, ritme ayak uydurmak ve yüksek sesle şarkıya eşlik etmek. Sesim harika olmadığı için, genellikle tek başımayken bunu yapmam ev ahalisinin de tercihi tabii ki.
Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Çocukluğumdan beri özenli giyinmek, stil sahibi olmak hep önemli olmuştur benim için. Stilin, insanın karakterini yansıttığını düşünürüm. Mesleğim gereği formal bir giyim tarzı yıllar içinde stilime işledi. Ama bunu olabildiğince aksesuarlarla birleştirip şıklık katmaya özen gösteriyorum.
Son dönemde en sık başvurduğunuz kombin hangisi?
Ceketlerin altına denim pantolonlar ve stiletto ayakkabılar, son dönemde en sık kullandığım kombinlerim.
Gardırobunuzda en çok hangi parçalara yer ayırıyorsunuz?
Gardırobumda en çok farklı renk ve desenler içeren elbiselere, ceketlere yer ayırıyorum. Zamansız güzel parçalar almaya ve uzun yıllar kullanmaya ayrıca özen gösteririm. Çünkü seneler içinde her kıyafetin, biriktirdiği anılar olduğuna inanırım.
Mücevher günlük stilinizde nasıl bir yer kaplıyor?
Mücevherin günlük stilimde her zaman önemli bir yeri olmuştur. Küpe, yüzük ve bilekliklerim olmadan kombinimi tamamlanmış saymam. Kıyafetim ve makyajımla hazır olduktan sonra mutlaka takı dolabıma uğrar, evden öyle çıkarım.
Uğuruna inandığınız, aileden yadigar kalan mücevheriniz var mı? Hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz?
Anneannemden hatıra olan, çok sevdiğim ve uğuruna inandığım yakut küpelerim var. Kafkasya'dan Anadolu'ya göç etmiş Ahıska Türkü bir aileden geliyorum. Göç sırasında yaşadıklarını ve yeni hayatlarını kurma aşamalarını hiç unutturmayacak bir yadigar olarak saklıyorum küpelerimi.
Mücevheri en güzel taşıyan kadınlar sizce kimler? Bir isim verecek olsanız kimi söylerdiniz?
Grace Kelly ve Kate Middleton ilk aklıma gelen isimler. Güzellikleri ile mücevherlerini birleştiren ve harika taşıyan kadınlar. Mücevher onlara çok yakışıyor.
Roberto Bravo tasarımları ile objektiflerimize poz verdiniz. Çekimde size eşlik eden koleksiyonun stilini hangi kelimelerle tanımlarsınız?
Roberto Bravo tasarımlarındaki zarafet ve ince işçiliği çok beğendim. Ayrıca mücevherleri hem klasik hem spor-şık kıyafetlerle kombinleyebilmem ve her tarza ışıltı katan stili beni çok etkiledi.
Roberto Bravo tasarımları arasında favoriniz hangisi oldu? Bu tasarım size neler hissettirdi?
Marrakech serisi favorim oldu. Kullanılan renkler ve taşlar; dinginlik ve huzur hissi verirken kıyafetlere dinamizm katıyor. Özellikle sedefli turkuaz kolye mutlaka kullanmak istediğim takılar arasında.
Asla takmam dediğiniz bir aksesuar var mı?
Hayatta belli bir tecrübe düzeyine ulaşınca "asla" dememeyi öğreniyorsunuz. Halhal ve şahmeran bileklikler çok tercih ettiğim aksesuarlar arasında değil ama kendime yakıştıracağım tarz bir ürün görürsem de kullanmaktan çekinmem.
Yaz için tatil planlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Mesleğim gereği çok uzun tatiller yapamıyorum. Daha çok hafta sonlarını içine alan 4-5 günlük kısa kaçışlar yapabiliyorum ve bunun çalışma enerjimi artırdığına inanıyorum. Bu yaz da yurt dışında görmek istediğim birkaç şehir var. Ayrıca Bodrum, Çeşme ve Fethiye'de ailece yapacağımız küçük tatiller yaz planlarım arasında.
Fotoğraflar: Selin Saral