Aşktan korkan bir karakteri canlandırıyorsun. Sen benziyor musun Eda’ya? Aşk sana neler hissettiriyor?
Alina Boz: Eda hayalleri ve aşkı konusunda duygusal davranmaktan korkuyor ve bundan hep kaçıyor. Ben bugüne kadar hiç hislerimden, duygularımı ön planda tutarak karar vermekten korkmadım sanırım. Endişe ettiğim zamanlar tabii ki oldu ama her zaman doğru olduğuna inandığım şeyi yapmaya çalıştım. Hayallerin de aşkın da peşinden gidilmeli hayatta. Aşk ile birlikte kendimi daha huzurlu ve daha güçlü hissediyorum.
Bu rolü senin için canlandırdığın diğer karakterlerden ayıran noktalar neler?
A.B.: Bugüne kadar canlandırdığım tüm karakterlerin birbirinden farklı olmasına özen gösterdim. Her oyuncu gibi çeşitliliğin beni beslediğine inanıyorum. Eda canlandırdığım diğer karakterlerden farklı ve projenin kimyası bu farklılığı besliyor. Dijital bir platformda bir gençlik hikayesi olmasının katkısı çok büyük bu farklılıkta.
“Aşk 101” bir ders olsaydı gerçekten, sence Eda sınavı geçer miydi?
A.B.: Karamsar olmak istemem ama sanırım geçmek için çok çabalaması gerekirdi. Bir taraftan da istediği her şeyi yapabilecek bir karakter Eda, kendine inanması yeterli bunu başarmak için diye düşünüyorum.
Eda’nın stili çok beğenildi. Peki, senin nasıl bir stilin var?
A.B.: Rahat ve içimden geldiği gibi giyinmeyi sevenlerdenim. Eda’yla stilimiz bu anlamda uyuşuyor. Kendimi rahat hissettiğim parçalar stilimi belirliyor. Trendlere ayak uydurmak gibi bir çaba içerisinde olmadım hiç ama sevdiğim tasarımcıları yakından takip ederim.
Son olarak, gelecekteki Alina’ya neler söylemek istersin?
A.B.: Hep kalbine doğru geleni dinlemeye devam et.
KUBİLAY AKA
“Aşk 101” birçok ülkede popüler yapımlar arasına girdi. Sence bu kadar sevilmesinin sırrı ne?
Kubilay Aka: Öncelikle genç ve insanın içini ferahlatıyor. Geçirdiğimiz bu zor dönemde herkesin kendinden duygular bulabileceği samimi ve karşılıklı konuşabildiğiniz bir dizi olduğunu düşünüyorum. Onun dışında 90’lar özlenen bir dönem; şarkıları, teknolojinin bu kadar ilerlememiş olması, samimiyet, sokakta büyüyen çocukluk ve ergenlik sorunları içerisinde hiç anlaşamayacak beş gencin yan yana durup farklı oldukları için dışlanmama çabaları, aşkı tanımaları, insani duygularının gelişimini izlemek şahsen benim çok dikkatimi çekiyor, bence bu yüzden insanlar izliyor ve dikkatlerini çekiyor. Ne mutlu.
Kerem oldukça sorunlu bir öğrenci. Sen nasıl bir öğrenciydin lise yıllarında?
K.A.: Benziyoruz biraz. Ufak tefek sorunlarım oluyordu ama genelde mantıksızlığa karşı oluyordu.
Neler yapıyorsun, nasıl geçiyor karantina günlerin?
K.A.: Vakit bulamadığım şeyleri yapıyorum. Okumadığım, izlemediğim veya ertelediğim ne varsa onları yapıyorum. Spor yapıyorum. Bir şekilde kendime faydalı olabilecek şeyleri yaparak geçirmeye çalışıyorum bu dönemi.
Şu sıralar görüntülü konuşma, ‘online’ sosyalleşme çılgınlığı var. Adapte oldun mu sen de bu akıma?
K.A.: Çok değil. Arada sırada arkadaşlarımla konuşuyorum görüntülü olarak o kadar. Sanırım biraz kendi kendime geçiriyorum bu süreci.
17 yaşındaki Kubilay’a neler söylemek isterdin?
K.A.: Daha düşünceli olmak konusunda nutuklar atardım ama o yine beni dinlemezdi sanırım.