Giyi - Göknil Bigan
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Hayalim çocukluğumdan hatırladığım anneannemin diktiği giysiler gibi bağ kurup uzun yıllar giyebileceğimiz, zamansız, şıklıktan ödün vermeyen ama giyen kadını aynı zamanda özgürleştiren giysiler tasarlamaktı. Bunu da çevresel ve sosyal fayda içeren bir şekilde yapmanın yollarını aradım. "İyi pratikler nasıl mümkün olabilir?" diyerek "Başka türlü bir moda mümkün mü?" sorusunun peşine düştüm diyebiliriz. 2020 yılında pandemiden hemen önce 1 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde, Giyi yola çıktı.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri nelerdir?
Sürdürülebilirlik çok geniş ve içi aslında doldurulması zor bir kavram. Tasarım anlayışımızın kalbinde fonksiyonellik ve döngüsellik var. Bir ürünün kullanım ömrünü uzatmak çok önemli. Bunu da kumaş ve dikiş kalitesi kadar farklı stilleri ve günün farklı saatlerini kapsayacak çok yönlü tasarımlarla hayata geçirmeye çalışıyoruz. Yani mevsimler arası bizi taşıyabilecek, ofisten geceye, rahatlık ve şıklık olarak hayatımızı kolaylaştıracak parçalardan bahsediyoruz. İleri dönüşüm yapıyoruz, üretim fazlası atıklarımızla yeni ürünler tasarlıyoruz. Doğada çözülebilen sertifikalı kumaşlar kullanıyoruz. Kumaş ile bitmiyor. Emek kısmı, üretim süreci çok önemli. Şeffaf, adil ve kapsayıcı bir üretim sürecimiz var. Kadın kooperatifleri tedarik zincirimiz, önemli bir parçası. Minimum stok hedefiyle ihtiyaç bazlı üretim yapıyoruz, özel dikim hizmetimiz de var.
Özellikle hangi materyalleri kullanıyor, nelerden uzak duruyorsunuz?
Vegan ipek, Tencel Lyocell, organik pamuk, keten, kenevir kullandığımız başlıca elyaflar. Bitkisel ve doğada çözülebilen kumaşları tercih ediyoruz. Polyester gibi petrol türevi malzemelerden uzak duruyoruz.
Mah Roc - Roksan Sarfati
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Aslında çocukluğumdan gelen bir bilinçle doğdu Mah Roc. Ailem tekstil sektöründeydi ve oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorlardı; trendleri yakalamak ve üretim zamanlarını tutturmak için çaba sarf ediyorlardı. Bu koşuşturma belki çocukken bana heyecanlı geliyordu, ancak 2016 yılında sektörde çalışmaya başladıktan sonra sürdürülebilir bir yola yönelmeye karar verdim. Tekstil ve moda sektöründe tasarımcı olarak çalıştığım süre boyunca, bir tasarımcı olarak bile ne kadar fazla kumaş tüketmeye eğilimli olduğumuzu fark etmem, benim için bir dönüm noktasıydı. Moda dünyasında tasarımcı olarak geçirdiğim süre zarfında fark ettim ki, tasarımcılar olarak bile kumaş tüketme eğilimindeyiz. Koleksiyonlarımız için sürekli numuneler tasarlamak ve üretmek, başlangıçta ne kadar kolay bir şekilde kumaş israfına neden olabiliyor. Bu durumu fark etmem, Mah Roc'u kurmam için bir dönüm noktası oldu. 2016 yılında başlayan bu yolculuğumuz, tamamen faaliyete geçmemizle 2019 yılına kadar devam etti.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri nelerdir?
En önemli hedeflerimizden biri ileri dönüşümü her gün daha fazla anlatmak, sadece yeni malzeme üretmek yerine var olan malzemelerle koleksiyonlarımızın hikayesini ve amacını sürdürmek. Moda dünyasında gerçek bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Sadece bir çanta üretmek değil, aynı zamanda bu çantayı üretirken geçtiğimiz yolları ve arkasında çalışanları anlatmak, dünyada daha fazla bilinirlik kazanmak istiyoruz. Değerlerimiz arasında ise etik üretim, sınırlı üretim, adil çalışma şartları ve kaybolmaya yüz tutmuş el emeklerini tekrar gün yüzüne çıkarmak bulunuyor. Özellikle Türkiye ve Sri Lanka gibi farklı coğrafyalarda yerel el dokumaları yapan kadınlarla iş birliği yaparak, koleksiyonlarımıza bir dokunuş katıyoruz. Onlara sürdürülebilir bir gelecek sağlamak, en önemli değerlerimizden biri.
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel olarak siz neler yapıyorsunuz?
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel çabalarım, 2019 yılından beri tekstil işçilerinin çalışma ve yaşam haklarını savunan Remake Our World'in Türkiye elçiliğini yapmakla başlıyor. Bu süreç içinde uzun bir zaman boyunca Aposto'da sürdürülebilir moda konusunda yazılar yazdım. Aynı zamanda, kendi mecralarımda araştırmaya ve yazmaya devam ediyorum. Döngüsel Moda Akademisi'nde eğitmen olarak görev almam da, sürdürülebilirlik konusunda bilgi ve deneyimimi paylaşma çabamın bir parçası. Fibershed'den aldığım tarım, hayvancılık ve tekstil ile ilgili eğitimler, beni ilerleyen yıllarda Karadeniz bölgesinde yünle ilgili çalışmalara yönlendirmeye teşvik etti. Tüm bu eğitim ve araştırma süreçleri, kişisel bakış açımı büyük ölçüde değiştirdi.
Sürdürülebilir moda bilinci nasıl yaratılabilir?
Öncelikle eğitim, araştırma ve teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesi gerekiyor. Ülkemiz, tekstil konusunda önemli ve büyük firmalara sahip bir ülke olarak sürdürülebilirliği farklı teknolojik yöntemlerle uygulayan örneklerle dolu. Bu firmalardan öğrenilecek çok şey var.
Esra Canikligil
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Sürdürülebilir bir marka oluşturmamın ilk adımı en başından beri üretim sürecini tamamen kendi atölyemde el işçiliği ile yapıyor olmam. Çoğunlukla geri dönüştürülebilir gümüş kullanıyorum ve kullandığım materyallerin bilinçli seçimi dolayısıyla çevresel etkilerini azaltmaya odaklanıyorum.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri neler?
Doğanın bize armağanı olan değerli ve faydalı gümüş madenini kullanırken, tezgahta atık olanları ya da müşterilerimizin artık kullanmak istemediği takıların madenlerini tekrar kullanıma alarak tüketimi kendi ölçeğimizde sınırlandırmak, zamanı ve emeği onurlandıran el işçiliği ile üretmek, Kapalıçarşı'nın usta zanaatkarlarıyla iş birliği ile altın mikron kaplama ile ürünleri taçlandırmak, mücevher minesi kullandığım tasarımlarda minenin özellikle kurşunsuz olması dikkat ettiğim detayların başında geliyor. Hedefim ise aileden kalma veya artık kullanılmayan kasa mücevherlerini müşterilerimin isteği doğrultusunda yeniden tasarlamak ve o materyalleri kullanarak tekrar günlük hayatlarına dahil etmek.
Özellikle hangi materyalleri kullanıyor, nelerden uzak duruyorsunuz?
Çoğunlukla gümüş bazı özel koleksiyonlarda pirinç kullanırken özel karışım hazırlamam ve içinde ağır metallerin olmadığından emin olurum. Günümüzde çok hızlı tüketimde olan takı ve bijuteri dünyasında kullanılan pirinç ve çelik ürünlerde, nikel, krom, kalay, kurşun, mangan, alüminyum ve daha bir sürü hem çevreye hem bize zararlı olabilecek metaller kullanılıyor, kullanıcıları bu anlamda bilinçlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel olarak siz neler yapıyorsunuz?
Özellikle hızlı modadan çok etkilenmemeye çalışarak daha kalıcı ve kaliteli, doğal malzemeler içeren ürünler seçiyorum. Atölyemde geri dönüşümü üretime dahil ettiğim gibi evimde de atık kontrolü yapıyorum. Güzel havalarda işe bisikletle gidiyorum. Sıkça toplu taşıma kullanıyorum.
K'ai&Vrosi - Çiğdem Kaçar Selimoğlu
Sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Dokuma binlerce yıldır dünyada varlığını göstermiş en antik üretim biçimlerinden biri. Bizim topraklarımızda da Karadeniz kadınına has bir kültür ögesidir peştamal. Günümüz koşullarında ise varlığını çoğunlukla bir hediyelik eşya ya da hatıra olarak sürdüren peştamalin kullanım alanı yok denecek kadar azaldı. Bununla birlikte önceden yüzlerce olan tezgah sayısı şu an bir elin parmağını geçmeyecek kadar. Öyle bir ürün olsun istedim ki bizler de günlük hayatımızda omzumuza takalım, hayata karışalım ve gelecek nesillere onlara da bakarken anacakları ve anlayacakları bir miras bırakalım. İşte tam da bu nedenle 2018 yılında peştamaller Lazca "iyi" anlamına gelen K'ai&Vrosi çantalarda hayat buldu.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri nelerdir?
Tezgahlar üreticilerin evlerinin bir odasında ya da yakınındaki bir alanda yer aldığından zanaatkarların günlük hayattan kopmadan işlerini yapmasına olanak sağlar. Tüm ailenin katılımıyla tezgahta dokuma sürerken bir yandan da nesilden nesile aktarılan bir kültür olarak hayatın içinde yer alması, günümüzde sayıları az da olsa üreticilerin hala ayakta kalabilmesine imkan tanıyor. Yazlık modellerimizde kullanılan hasır sepetli çanta modellerimiz hobi edinmek amacıyla halk eğitim merkezinde eğitim görmüş ve bunu işe çevirmiş kadınlar tarafından Trabzon'da elde örülmekte. Bu değerler çerçevesinde hayalimiz gücünü Karadeniz kadınından alan peştamalimizin sesini büyük bir güce dönüştürerek daha fazla kadına ulaşabilmek.
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel olarak siz neler yapıyorsunuz?
Trendlerden bağımsız olarak uzun ömürlü ve kaliteli içeriklere sahip olan ürünleri kullanmaya gayret ederim. Bir ürünü almadan önce gerçekten ihtiyacım olup olmadığını sorgular, gereksiz tüketimden uzak durur, arkasında yatan süreçleri merak ederim.
Sürdürülebilir moda bilinci sizce nasıl yaratılabilir?
Aslında çok geniş bir soru ancak kendimce yanıtlamaya çalışayım. Üretim tarafında kurumların şeffaf veri paylaşımı tüketicinin bilinçlenmesi için en gerekli adımlardan biri olmalıdır, bu sayede henüz karar aşamasında iken bilinçli tercihler yapılabilir. Tüketicilerin bu yönde sorgulama yapmaları da markaların sorumluluklarını yerine getirmesi açısından önemli. Bu konuda sosyal politikalar çerçevesinde eğitime kapsamlı bir şekilde yer verilmesi yine bu bilincin erken yaşta gelişmesinde büyük rol oynar. Bu anlamda kurum ve yerel toplulukların iş birliklerinin artmasının bu bilinci yaratmada çok etkili olacağına inanıyorum.
Atelier Tenera - Ela Mete
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
2019 yılında İngiltere'de tekstil tasarımı ve mimarlık eğitimi görürken sürekli bir üretim halindeydik. Tasarıma olan bakış açımız ve üretirken içimizden gelen zevk bizi kolayca tasarımlarımızı doğal malzemelerle ortaya koymaya itti. Yalnızca sürdürülebilir olmanın yeterli olmadığı, aynı zamanda pozitif etki yaratan bir marka olma bilinciyle bu yola çıktık. Hem doğadan gelen malzemeye hem de insana değer vererek tüm kararlarımızı aldığımız bir üretim alanı yarattık kendimize.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri nelerdir?
Tenera'nın Latince sözlük anlamı hassas, duyarlı ve yumuşak. Bu üç kelime tasarım, üretim ve satış süreçlerimizin her birinde verdiğimiz kararlara yön gösteriyor. En büyük değerimiz ve ilkemiz, yalnızca doğal ve lokal materyaller ile üretim yapmak. Üretimi küçük ve yavaş tutmak, gereksiz üretim yapmamak. Kaliteli ve uzun ömürlü ürünler üretmek. Doğal boyalar veya organik ve su bazlı boyalar kullanarak hem çevreye hem de insan tenine hassas ürünler üretmek. Her zaman araştırmaya ve öğrenmeye, doğaya ve insana daha uyumlusu nasıl mümkün diye sormaya devam etmeye çalışıyoruz. Bu süreçte öğrendiklerimizi doğal boyama üzerine atölyeler vererek paylaşıyoruz. Hedefimiz bu yolda değerlerimizden sapmadan yenilikçi ve bilinçli üretime devam etmek diyebiliriz. Yeni reçeteler, yeni çözümler, artıkları ve atıkları kullanarak üretmek, üretirken çöp çıkarmamak, daha bilinçli, daha yavaş, daha uyumlu var olabilmek.
Özellikle hangi materyalleri kullanıyor, nelerden uzak duruyorsunuz?
Doğal elyaflardan pamuk ve keten iplik en çok kullandığımız materyallerden. Kesinlikle uzak durduklarımız ise polyester, akrilik ve petrol bazlı kimyasallar.
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel olarak siz neler yapıyorsunuz?
Günlük hayatta alışveriş yaparken içeriğine ve nereden geldiğine dikkat ederek almaya gayret ediyorum. Market alışverişinden, giyime kadar. Plastik paketli ürünlerden uzak duruyorum. Paramı neye harcadığıma ve kime destek olduğuma dikkat ederek alışveriş yapıyorum. Bir şeyi çöp diye nitelendirmeden önce başka bir kullanımı olabilir mi diye düşünüyorum. Tenera'da atölyelerimizin sloganı olan "Atık değil Artık" felsefesiyle yaşıyorum aslında.
Sürdürülebilir moda bilinci sizce nasıl yaratılabilir?
Tüketici olarak hepimiz bu bilinçle yaşamaya başlayarak. Aldığımız ve giydiğimiz ürünlerin estetiğinden öte hangi materyallerle üretildiğine, nasıl üretildiğine dikkat etmeye başladığımızda yeni moda dünyasını beraber yaratacağımızı düşünüyorum.
Hemington - Umut Boz
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Hemington'ı kurmadan önce erkek giyimi üzerine eksiklikleri, gereksinimleri tespit ettik ve bu eksiklerin üzerine gittik. Kaliteli ürün arayan ama buna yüksek bir servet ödemek istemeyen iş insanlarının aradığı ve bulamadığı alanı doldurmaya çalışıyoruz. Erkeklerin gündelik yaşam içerisinde hızlı şıklığa ve kaliteli giyim deneyimine nasıl ulaşacakları ile ilgili bir konsept geliştirdik. Aslında sürdürülebilirlik bir yaşam felsefesidir. Sürdürülebilirlik uygulamaları, yaşam tarzı ve sıfır atık yaşam gibi konular her ne kadar son zamanlarda popüler olsa da biz markamızı kurduğumuz 2015 yılından bugüne bu konuda en hassas davranan markalardan biriyiz.
Özellikle hangi materyalleri kullanıyor, nelerden uzak duruyorsunuz?
Hemington'da tüm ürünler Avustralya'daki çiftliklerden elde edilen Woolmark sertifikalı tamamen doğal extra fine merino yünü, Himalayalar'dan gelen saf kaşmir; birinci sınıf ipek ve pamuk ipliklerden üretiliyor. Merino yünün özelliği, elyafın kalitesi, oranı, Woolmark sertifikasyonu, hazır giyimde kullanılan oranlar gibi her şey ürünün kalitesini yükselttiği gibi insan, çevre ve gezegen hassasiyetlerine de uyumlu hale geliyor. Örneğin, Merino yünü nefes alan bir materyaldir. Kendi kendini yeniler. Bunun gibi bütün unsurlar sürdürülebilir lüksün kapsayıcılığında ve bizim de markalarımızda hayat buluyorlar. Ürünlerimizin hiçbirinde sentetik elyaf kullanmadığımızı özellikle belirtmek isterim.
Sürdürülebilir moda bilinci sizce nasıl yaratılabilir?
Bu bilincin artık oluşmaya başladığını söyleyebilirim. Giyim endüstrisinde son dönemde trendler yükselişte. Örneğin ''Ne giydiğini bil'' trendi. Bu sayede tüketiciler, transparan bir şekilde aldıkları ürün üretilirken ne kadar enerji tüketildiğinden, içeriğindeki ham maddelerin doğallığına kadar pek çok şey öğreniyorlar.
Knitss - Duygu Boz
Birçok sektörde olduğu gibi moda dünyasında da sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz bir gerçek. Siz sürdürülebilir bir marka kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Günümüzde kolay ulaşılabilir, fast fashion markalar hiç şüphesiz pazarın büyük bir payını oluşturuyor ve ekosisteme ciddi zararlar bırakıyorlar. Ben her zaman doğaya ve etik değerlere önem veren biriydim, yurt dışında bulunduğum dönemlerde bunun ne kadar önemli olduğunu daha da iyi anladım. Tekstilci bir aileden geldiğim için motivasyonum hep modaydı, başından beri kendi markamı kurmak hayalimdi, bunu her zaman savunduğum etik üretim standartlarıyla birleştirmek istedim ve 2015 yılında Knitss markasını kurdum. Knitss olarak, yalnızca tasarıma değil, aynı zamanda yüksek kaliteli malzemeler kullanmaya büyük önem veriyoruz. Günümüzde birçok tüketici sürdürülebilirliğe ve sürdürülebilir markalara önem vermeye başladı ve bu değeri Türkiye'de yaratan öncü markalardan biri olmak gurur verici.
Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili hedefleri ve değerleri nelerdir?
Knitss, sofistike stili ve konforu ile tanınan bir marka, başından beri sürdürülebilirliği savunuyor. Sürdürülebilir üretim ve iş etiği Knitss'in temel değerlerinden. Bu doğrultuda, yüksek sosyal uygunluk standartlarına, ekosistemimiz için çevre dostu yöntemlerle üretilmiş malzeme kullanımına önem veriyor ve geliştirerek daha iyi bir dünyaya katkı sağlamaya devam ediyoruz. Az, öz, özgün parçalar üretim ve tasarım mottomuzu oluşturuyor.
Özellikle hangi materyalleri kullanıyor, nelerden uzak duruyorsunuz?
Suni iplik ve içeriklerden uzak durarak yüksek kaliteli İtalyan iplikleri ve geri dönüştürülmüş malzemeler kullanıyor, bunu üstün işçilikle birleştirerek koleksiyonumuzun her parçasını özenle tasarlıyoruz.
Sürdürülebilirlikle ilgili kişisel olarak siz neler yapıyorsunuz?
Ben geri dönüşüme ve çevreye duyarlı bir ailede büyüdüm ve bunu yaşamımın her alanında uygulamaya özen gösterdim. Bu özenim günbegün artarak devam ediyor. Günümüz kaynakları tükenmeye yüz tutmuşken bunu ne kadar aza indirgeriz kısmı benim için çok önemli. Alışveriş konusundan bahsetmek gerekirse annemden öğrendiğim, zamansız parça alışverişini devam ettiriyorum. Gardırobumda yıllar önce aldığım ve hala severek kullandığım parçalar var ve tabii yeşil bir dünya benim için çok önemli. Çocuklarımı da bu yönde yetiştirmeye özen gösteriyorum. Gelecek nesil bu konuda daha da bilinçli olacak. Buna inanıyorum.
Sürdürülebilir moda bilinci sizce nasıl yaratılabilir?
Bu bilinç biraz da yetiştirilme tarzınızla alakalı, ailem beni hep bu yönde yetiştirdi. Doğanın önemini her zaman aşıladı. Annem doğru içerikli ama daha az ve zamansız, kaliteli parçaların gardırobumu oluşturması konusunda bana çok önemli bir bilinç verdi. Bunun yanında yurt dışında sürdürülebilirlik anlayışı çok ileride; hayatlarını buna göre yaşıyorlar, orada yaşadığım dönemlerde ve seyahatlerimde bu yönde edindiğim tecrübeler ve okuduğum yayınlarla bu bilincim pekişti. Az, öz ve kaliteli moda anlayışı hayat felsefem haline geldi. Çocuklarıma da bu bilinci aşılamaya başladım bile, daha iyi bir dünya için hepimizin taşın altına elini koyması gerektiğini düşünüyorum. Her şey bilinçlenme ile başlar, dünyanın ve gelecek nesillerin devamı için seçimlerimiz çok önemli.