Lanvin, iki yıllık bir aranın ardından Paris Moda Haftası'na geri dönüyor ve bu dönüş, markanın geleceğine dair heyecan verici bir dönüm noktasını işaret ediyor. 1889'da Jeanne Lanvin tarafından kurulan lüks Fransız moda evi, daima zarafeti ve yeniliği birleştiren bir mirasa sahip. Bu yüzden çağdaş modanın önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilse de son yıllarda markanın podyumdan uzak kalması, bazıları için büyük bir kayıp olarak görülmüştü. Şimdiyse yeni sanat yönetmeni Peter Copping'in liderliğinde, Lanvin sadece geçmişiyle değil, aynı zamanda modern vizyonuyla da dikkat çekiyor. 2024 Eylül ayında göreve başlayan Copping, markanın hem kadın hem de erkek hazır giyim koleksiyonlarını sergileyeceği karma bir defileyle, kapsayıcılığı ve şıklığı bir arada sunmayı hedefliyor.
Copping'in kariyerinde Sonia Rykiel, Louis Vuitton ve Balenciaga gibi prestijli markalarda kazandığı tecrübeler, onun Lanvin'e taze bir soluk getirmesini sağlıyor. Özellikle, Jeanne Lanvin'in "le Chic Ultime" olarak tanımladığı zarif tasarımları, modern bir bakış açısıyla harmanlayarak hem geçmişi onurlandırmayı hem de yenilikçi bir yön oluşturmayı amaçlıyor. Markanın ocak sonunda podyuma çıkaracağı yeni koleksiyonu, moda dünyasının zamansız sofistikeliğini modern bir dilde yeniden tanımlamayı vaat ediyor. Bu stratejik hamle, Lanvin'in yeni döneminde sanatsal bakışının yanına kapsayıcılığı ve çeşitliliği kutlayan bir vizyonu ortaya koyuyor. Kısacası Lanvin'in Paris Moda Haftası'na dönüşü, sadece tasarımlarını sergilemekle kalmayıp, markanın kimliğini yeniden inşa etmeye yönelik önemli bir adım. Cinsiyet ve kategori farklarını ortadan kaldırarak, çağdaş moda anlayışına uygun bir dünya sunmak, Lanvin'in yeni stratejisini belirliyor.
Fotoğraf: Getty Images Türkiye