TAHTIN YARAMAZ ÇOCUKLARI

Kral çapkın
2008 yapımı “Boleyn Kızı”nı pek çoğumuz izlemiş, Anne ve Mary Boleyn’i canlandıran Natalie Portman ve Scarlett Johansson’a hayran kalmışızdır. Filmde İngiltere’yi kasıp kavuran skandallara imza atan Tudor Hanedanı’nın ikinci kralı VIII. Henry, Eric Bana kadar yakışıklı olmasa da yasak aşkları ile popüler kültürün unutulmaz figürlerinden. Aragonlu Catherine’den boşanıp Anne Boleyn ile evlenmek isteyen Henry, boşanmanın yasak olduğu Katolik Kilesisi’ni reddederek Papalık’a sırtını dönmüş ve İngiliz Kilisesi’ni kurmuş. Catherine’den boşandıktan sonra tam beş kez evlenen Henry’nin sonraki iki karısını muhtelif gerekçelerle idam ettirdiğini söyleyelim. Henry’den sonra tahta geçen, Catherine’in kızı I. Mary ise “Kanlı Mary” lakabını annesinin intikamını almak için Protestanlar’a karşı yürüttüğü toplu kıyım neticesinde kazanmış olsa gerek.

Eray ERKOCA – eray.erkoca@alem.com.tr / Fotoğraflar: Getty Images Türkiye

Kızıl saçlı kraliçe
Geçtiğimiz yıl “İskoçya Kraliçesi Mary” filminde Elizabeth Tudor ile Mary Stuart arasındaki taht oyunlarını izlemiş, Margot Robbie’ye ve Saoirse Ronan’a hayran kalmıştık. Her ne kadar Robbie’nin canlandırdığı kızıl saçlı kraliçeyi Cate Blanchett’ın 1998 yapımı “Kraliçe Elizabeth” filminde sarf ettiği “Ben İngilitere ile evliyim” sözleri ile hatırlıyorsak da, I. Elizabeth’in adının tahta geçtiği 1558 yılından itibaren yasak aşkları ile anıldığını söyleyelim. Elizabeth’in aşıklarından en ünlüsü kuşkusuz Robert Dudley’di. Dudley’nin karısının ise şüpheli bir ölüme kurban gittiğini belirtmeden geçmeyelim.

Aşk-ı memnu
Tahtın yaramaz çocuklarından bir diğeri de 29 Ocak 1820’den ölümüne kadar Birleşik Krallık ve Hannover Kralı unvanını üstlenen IV. George. Brunswickli Caroline ile evlenen George, bundan 10 yıl önce kraliyet ailesi üyelerinin Katoliklerle evlenmesi yasak olduğundan İngiliz medeni kanunları uyarınca geçersiz sayılan bir evlilik yapmış; daha önce iki kez evlenip boşanan, üstüne üstlük Katolik olan Maria Fitzherbert ile nikahlanmıştı. Hayatı boyunca Maria’yı unutamayan George’un yasak aşkının minyatür bir potresi ile gömüldüğü iddia edilir.

Yere bakan yürek yakan
Stephen Frears imzalı, 2017 yapımı “Viktorya ve Abdul” filmi, katı ahlak anlayışı ile tanıdığımız, II. Elizabeth’ten sonra tahtta en uzun süre kalan hükümdar olan Kraliçe Viktorya’nın imajını gözümüzde değiştirmiyor mu? Viktorya’nın Hintli bir katip olan Abdul Karim ile yaşadığı ilişki, sömürgecilik tarihinin zirvesinde olan İngiltere’de dedikodulara malzeme olmuş olsa gerek. Ahlak timsali Viktorya, sömürge uluslardan birinin mensubu ile aşk yaşayacak… Olacak şey mi? Viktorya’nın kocası Albert’in ölümünden sonra gönül verdiği ilk erkek değil Karim. Kraliçenin, John Brown ismindeki İskoç bir hizmetkara da aşık olduğu biliniyor.

Ya aşk ya taht
Buckingham Sarayı’na Amerikalı gelin alan ilk Kraliyet üyesi Prens Harry değil. Kraliçe II. Elizabeth’in amcası Kral VIII. Edward ile Amerikalı Wallis Simpson’ın evliliği aşk nelere kadir dedirten bir hikaye. 1936’da Edward, Amerikan sosyetesinden Wallis ile evleneceğini duyurduğunda işler karıştı, evlilik 80 yıl sonra bile “The Crown”da anlatıldı. Kralın evlenip boşanmış bir kadın ile ilişkisini onaylamayan devlet ve kilise yetkilileri “Ya aşk, ya taht” dedi, Edward’ın tahttan çekilmesine neden oldu. Aşkı için hükümranlığının ilk yılı dolmadan tahttan feragat eden Edward ile Wallis, Edward’ın ölümüne kadar Fransa’da mutlu bir hayat sürdüler. Amcasının skandal evliliği ile büyüyen Kraliçe II. Elizabeth’in Harry ve Meghan’ın kraliyet görevlerinden çekilmesine gösterdiği tepki şaşılacak şey değil.

Yaramaz prenses
Dört başı mamur Kraliçe II. Elizabeth, kız kardeşinden az çekmedi doğrusu. “The Crown”ın üçüncü sezonunda Helena Bonham Carter’ın canlandırdığı asi Prenses Margaret’ın skandalları dillere destan. Arzularının peşinden giden Margaret önce kendinden yaşça büyük, evlenip boşanmış olan Peter Townsend ile ilişki yaşadı, sonra 1960’da bohem fotoğrafçı Anthony Armstrong Jones ile evlendi. Sadakatsizlik sonucu Anthony ile evliliğini sonlandıran Margaret’ın eğlence hayatına zaafı da bilinen bir gerçek.

Gönüllerin sevgilisi
Dünya basınının yakından takip ettiği Diana Spencer, namıdiğer Leydi Di’nin hareketli kısa yaşamı, onun halkın gönlünde taht kurmasının önüne geçmedi. Harry’nin yaramaz karakterini hayır işleri ile insanların kalbini çalan Diana’nın asi ruhundan miras aldığını söylemek abartmak olmaz herhalde. 1992’de Diana Prens Charles’tan boşanınca dedikodular aldı başını yürüdü, sadakatsizlik ithamları havada uçuştu. Aynı yıl prensesin ünlü İngiliz oyuncu James Gilbey ile telefon görüşmesi basına sızdı, her ne kadar Diana reddetse de Gilbey ile ilişkisi olduğu söylentileri yayıldı. Prensten boşandıktan sonra adı binicilik hocası James Hewitt ile de anılan, 1997’de Paris’te bir trafik kazasında hayata veda eden Diana’yı, simsiyah elbisesi içinde John Travolta ile dans ederken hatırlayacağız.

Gençlik aşkı
Prens Charles’ın ebedi aşkı Camilla Parker Bowles ile 2005 yılındaki evliliği dünya gündemine bomba gibi düştü. İngiliz halkı çok sevdiği Leydi Di’nin üstüne gül koklamak istemese de Camilla’nın Charles’ın hayatında ezelden beri olduğunu, Charles’ın Camilla fazla “aristokratik” bulunmadığı için Diana ile evlendirildiğini söylemekte fayda var. Aradan yıllar geçti, Leydi Di’nin ölümü tüm dünyayı hüzne boğdu, gençlik aşkı Camilla ile evlenen Charles ise düğününü İngiliz halkının çatık kaşları eşliğinde kutladı.