Yılın en aşk dolu gününde sevgilinizle ya da arkadaşlarınızla izleyebileceğiniz en güzel filmleri bir araya getirdik. Bu filmlerde aşkın büyüklüğünü, kadın erkek ilişkilerinin nasıl şekillendiğine en yoğun bağlarla şahit olacaksınız. Aşkın gücünü ve bize kattığı güzellikleri görmeye ne dersiniz?
Meg Ryan ile Billy Crystal'ın muhteşem oyunculukları ve birbirlerine olan uyumlarıyla tadını damağınızda bırakacak bir film. "Kadınlar ve erkekler yalnızca arkadaş olarak kalabilirler mi?" repliği üzerinde kurgulanan film, belki bir zamanlar sizin de aklınızdan geçen konulardandır. Harry ile Sally mezuniyetlerinin ardından evlerine dönmek üzere birlikte uzun bir yolculuğa çıkar. Yolun sonunda da asla arkadaş kalamayacaklarını anlayarak bir daha görüşmemek üzere vedalaşırlar. Ama hayat sürprizlerle doludur ve bu iki insanın yolları belirli aralıklarla birbirlerine çıkar. Bir süre sonra arkadaş olarak çok uyumlu olduklarının farkına varırlar. Film başlarken kafalarına takılan kadın-erkek arkadaşlığı sorusu yeniden karşılarına çıkar.
Bugüne kadar birine gerçekten aşık oldunuz mu? Peki bu aşk sizi korkuttu mu? Klasik Hollywood filmlerinden oldukça uzak olmasına rağmen bir o kadar da popüler olan film, Kate Winslet ve Jim Carrey'in canlandırdığı Joel ve Clementine arasında geçen diyaloglarla unutulmazlarınız arasına girecek. Felsefik öğeleri gözünüze sokup sizi boğmaktansa aşkı nasıl tanımladığınızı anlamanızı sağlayacak. Aşk hakkında yeniden düşünecek, kim bilir belki de sahip olduğunuz ilişkiyi yeniden yorumlayacaksınız.
Birini delice seversiniz ama karşılığını bulamayabilirsiniz. Bazen bu sevgi takıntıya dönüşür ve o size karşı aynı şeyleri hissetmese de ondan vazgeçemezsiniz. Sonrasında kendinizi hep yalnız ve mutsuz hissedersiniz. Hayatınıza ondan daha iyi birinin girmeyeceğine kendinizi inandırırsınız. Alışılmamış bir romantik-komedi türündeki bu filmde Tom Hansen, hayatından tamamen çıktığına emin olduğu zaman Summer Finn ile tanıştığı ilk günü hatırlar. Hayarının şimdiki ana nasıl geldiğini çözmeye çalışır.
Aşk filmleri arasında yeri bizim için en özel olanlardan. Üç serisi bulunan filmin ilki olan Gün Doğmada bir tren yolculuğunda tanışan iki üniversite öğrencisinin kısıtlı zamanlarında birbirleriyle tanışmalarını ve yaşadıkları şartları değerlendirmelerini konu alıyor. Jesse ve Celine aslında o kadar gerçekçi karakterler ki onların yerinde siz de olabilirdiniz.
Pretty Woman / Özel Bir Kadın
Belki izlemeyeniniz yoktur. Ama böyle bir listeye bu filmi koymazsak eksik kalırdı. Julia Roberts'ın kocaman gülüşü ve Richard Gere'ın en karizmatik haliyle çekilen bu film, aşkın tamamen kalpten hissedildiğini görmenizi sağlayacak. Yaşı, işi ya da görünüşü nasıl olursa olsun birini gerçekten sevdiğinizde tüm bunların değersiz olduğunu anlayacaksınız.
Başrollerinde Heath Ledger, Julia Stiles yer aldığı film, lise yıllarında yaşanan aşkların en saf haline tanık olmamızı sağlıyor. Okulun en havalı kızlarından biri olan Bianca, babasının koyduğu kural yüzünden ablası Kat'in erkek arkadaşı olmadan kimseyle sevgili olamamaktadır. O da çözümü okulun en sorunlu çocuğu Patrick'le işbirliği yapmakta bulur. Plana göre Patrick, Kat'i kendine aşık edecek ve sevgili olacak, Bianca'da bu sayede diğer çocuklarla konuşabilecektir. Ama işler planladıkları gibi gitmez ve Patrick gerçekten Kat'e aşık olur ve durum içinden çıkılmaz bir hal alır.
Hayat her zaman toz pembe değildir. Yaşadığımız bu hayatta asla geri döndüremeyeceğimiz tek gerçekte birini tamamen kaybetmemizdir. Filmin konusuna gelecek olursak, Holly hayatının aşkıyla evli bir kadındır.Tutkulu, esprili ve tez canlı İrlandalı Gerry bir hastalık yüzünden ölür ve Holly onu tamamen kaybeder. O olmazsa yaşayamam dediği tek kişi yanından gitmiş olur ve kendini bu ağır yalnızlığından bir türlü çıkaramaz. Bir gün Gerry'den mektuplar almaya başlar ve tüm hikaye yeniden şekillenir.
1950lerde geçen film dönemin kült yapımlarından olmayı başarmış. Bugün hala defalarca izleseniz de sıkılmayacağınız bir olay örgüsüne sahip. Bir grup liseli Amerikan gencinin gündelik hayatlarını, müzikli ve neşeli bir şekilde anlatıyor. Öykünün merkezinde Danny ve Sandynin ilişkisi var. Danny ve Sandy yaz tatillerinde birbirlerini tanımış ve aşk yaşamış bir çiftir ve tatilin bitmesiyle ayrılırlar. İkisi de birbirini unutamaz ama okullarına dönmek zorundadırlar. Bilmedikleri şey ise ikisininde aynı okula kayıtlı olduklarıdır.
1970 yılında beyaz perdeye taşınan film gelen istek üzerine haftalarca gösterimde kalmaya devam etmiş. Filmin senaryosu o kadar çok beğenilmiş ki kitabı sonradan yazılmış. Filmin senaristi Erich Segal yoğun istek üzerine kitabın da yazarlığını yapan kişi olmuş. Kitap da filmi gibi çok ilgi görerek, en çok satanlar listesine hızlı bir giriş yapmış ve bugün hala büyük bir tutku ile izlenmeye devam ediyor.
Yaşanmış bir aşk hikayesinin tadını başka hangi filmde bulabilirsiniz ki? Mendillerinizi hazır tutun çünkü bu film sizi çok derinden etkileyecek. Mandy Moore ve Shane West oyunculuklarında o kadar içtenler ki sanki onların gerçek hallerini izliyormuş gibi hissedeceksiniz.