Ebru Döçekçi, Seçkin Pirim
Heykel sanatçısı Seçkin Pirim, yeni çalışmalarında antik kentlere ve dönemin heykeltıraşlarına odaklanıyor. Pirim, geçmişin sabır gerektiren üretim anlayışı ile bugünün hızlı tüketim dünyası arasında bir köprü kuran "Günübirlik İnşa" sergisini Dirimart Dolapdere'de sanatseverlerle buluşturdu. Banu Çarmıklı, Aykut-Mehtap Ferah, Melike Alpay-Güven Özmen'in de aralarında olduğu pek çok ismin katıldığı açılış davetinde, Seçkin Pirim'e Ebru Döşekçi eşlik etti. Son yıllarda Anadolu'daki antik kentlere seyahatler yapan Pirim, ilhamını antik dönem sanatçılarından alıyor. Dirimart'taki sergisinde, antik dünyadaki gündelik yaşamda zamanın yavaş ilerleyişi ile modern dünyadaki hızlı üretim ve tüketimin yarattığı kaos arasında bir etkileşim kurmayı amaçlıyor. Davetliler sanatçının sergi için ürettiği akrilik ve 3D modelleme heykel yerleştirmesini keşfettiler.
Aykut-Mehtap Ferah
Antik kentlerdeki pazar yerlerini çağrıştıran bir kompozisyonla dizilen yerleştirmenin bütününe, sanatçının Triennale Milano'da sergilenen kâğıt işleri eşlik ediyor. Minimalist ve soyut çalışmalarında kâğıt, pleksi, metal ve mermer kullanarak keskin çizgilerle katmanlı yapılar oluşturan sanatçının yeni eserleri de ilgiyle karşılandı. Katmanlı yüzeyler, akışkan formlar, keskin geometrik hatlarla, mimari ve tasarımı da sanatına dahil eden Pirim, bu kez antik dönemden süzdüklerini sanatseverlerle buluşturdu. Sanatçı, Antik Çağ'a yaptığı referanslarla, dönemin inşa anlayışını ve uzun yıllara rağmen ayakta kalabilen mimari formları, çağdaş bir dille yeniden yorumlayarak, izleyiciye bir kaçış ve arınma olanağını sunuyor.
Banu Çarmıklı
Pirim, serginin girişinde, Antik Yunan'daki agoranın yalnızca ticaretin değil, aynı zamanda düşüncelerin, tartışmaların mekânı olarak işlev gördüğünü hatırlatarak bir yol inşa ediyor. Bu yol, antik çağdaki yapıları taşıyan ve sanatçının kendi üslubuyla yeniden inşa ettiği sütunlarla çevreleniyor. Sanatçı, bu yolla heykelin zamanın akışına direnen bir anlatı biçimi olduğunu hatırlatıyor. Sütunlar, sadece taşıyıcı unsurlar değil, geçmişten günümüze uzanan birer hafıza nesneleri olarak da dikkat çekiyor.
Burcu Özkaçar, Zeynep Pakel
Melike Alpay-Güven Özmen