Sanat Dünyasından Öne Çıkan Başlıklar

Refik Anadol

Farklı alanlardaki verileri yapay zeka programlarına işleyerek kamusal alanlarda sergilediği projeleriyle büyük ses getiren Refik Anadol'un Pilevneli Dolapdere'de nisan ayında gerçekleşen sergisi "Makine Hatıraları: Uzay", yılın önemli sanat buluşmalarından biriydi. Pandemide, biraz da zor geçen bu süreçte insanlara moral vermek adına en kapsamlı sergisini İstanbul'da izleyici ile buluşturan sanatçı "Makine Hatıraları: Uzay"ın çıkış noktasını, "Üç sene önce NASA JPL ekibi stüdyomuzu ziyaret etti. Kolay kolay dışarıya iş yaptıran bir kurum değil, ancak belli başlı şartlarda bunu gerçekleştiriyor. Benim o dönemde veri görselleştirme ve yapay zeka kullanmamdan dolayı bir proje ortaya çıktı. Böylece hala devam eden bir araştırmaya başladık. Bu proje kapsamında hayatımda görmediğim kadar veriye NASA'nın 60 yıllık arşivinde ulaşma şansım oldu. Fikir de orada ortaya çıktı aslında. Her zaman İstanbul'a en yeni ve en özgün fikirlerimi getirdiğim ve Pilevneli de bu kadar kompleks bir fikri koyabileceğim tek yer olduğu için bu hayali alıp İstanbul'a getirdim. Hayal de eğer bir makine öğrenebilirse rüya görebilir mi sorusunun devamı niteliğinde." şeklinde anlatıyor. Los Angeles'ta yaşamını sürdüren Anadol, yapay zekayı bir araçtan ziyade takım arkadaşı olarak görüyor. İstanbul'daki sergide izleyenleri bir makinenin rüyasına ortak eden sanatçı, "Makine Hatıraları: Uzay" ile astronomik araştırmaların insanlık tarihindeki yerini gözler önüne serdi.

Ardan Özmenoğlu

Popüler kültüre ait ifade ve imgeleri sanatında alışılmışın dışında yorumlayan Ardan Özmenoğlu, günümüz dünyasının orijinallikleri ile ilgilendiğini söylüyor. Post-it, kumaş, kağıt, cam, karton gibi günlük objeleri sanat eserine dönüştüren sanatçı, malzemenin beraberinde getirdiği anlam yükü ile beraber kültürel tarih ve gündelik hayatın üst üste bindiği ifade biçimlerini yorumluyor. Sanatçı, kendine has stili ve kullandığı baskı teknikleriyle öne çıkıyor. Alem Art Weekend'de sanatında geliştirdiği baskı tekniğini sanatseverlerle buluşturan sanatçının bu workshop'u yoğun ilgiyle karşılandı. 2020 yılı sanat dünyasını "2020 hepimiz için korkunç bir yıldı. Sanatçı olarak hayatımın hiçbir döneminde bu kadar umutsuz kalıp geleceğe dair kaygılarım oluşmamıştı. Dünyanın insanoğluna bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Pandemi sürecinde müzeler ve galeriler kapandı. Fuarlar sanal ortamlarda yapılmak zorunda kaldı. Sanat eseri görerek ve yaşayarak tecrübe etmeniz gereken bir durumdur, sanal ortam size bunun ne kadarını hissettirir bilemiyorum. Zor bir yılı geride bırakıyoruz." cümleleriyle değerlendiren Özmenoğlu, 2021'den beklentilerini şu ifadelerle dile getirdi: "Müzelere ve galerilere gidip sergi gezmek istiyorum. Açılışını yaptığım sergilerimde arkadaşlarımı kucaklamak ve maskesiz kahkaha atmak istiyorum. Ve umuyorum, sanatın ve sanatçının ne kadar gerekli ve vazgeçilmez olduğunu insanoğlunun anladığı bir yıl olur. Pandemi süreci herkesin evinde oturduğu bir dönem oldu. Sanırım insanlar yaşadıkları mekanların ne kadar önemli ve kendilerine has olduğunun farkına varıp, sanat eserinin değerinin bir kez daha farkına varmışlardır. Sağlıkla ve mutlulukla, özgürce gezebileceğimiz, arkadaşlarımızla korkmadan kucaklaşıp buluşabildiğimiz, yeniden sergiler, müzeler gezebildiğimiz, virüslerden uzak, sanat ve sanatçılarla, aşkla dolu bir yıl olmasını isterim."

Emre Yusufi

2021 yılında sanat dünyasında önemli bir başlık haline gelen kripto sanat, dünyada ve Türkiye'de büyük ilgiyle karşılanıyor. Türkiye'de kripto sanat alanında NFT eserlere imza atan Emre Yusufi ise bu alanda parlayan yıldızlardan biri. Yusufi, NFT eserlerini "Fiziksel dünya ile dijital dünya arasında köprü kuran hibrit bir yeni türün üretimi" olarak tanımlıyor. Çağdaş sanatçı Yusufi, 2018 yılında kendi Instagram hesabına sahip dünyanın ilk heykeli olan ve Contemporary İstanbul Sanat Fuarı'nda tanıtılan "Divine Selfie" adlı heykeli NFT esere dönüştürdü. Bu eseri ise NFT koleksiyonerlerinden biri haline gelen İranlı iş insanı ve sanat koleksiyoncusu Emir Kaya, 40 ETH fiyatına (110.000 USD) satın aldı. Yusufi kripto sanatın geleceğini, "Dijitale hakim ve yenilikleri yakından takip eden genç bir kitleyiz. Çok kuvvetli Türk sanatçılarımız, tasarımcılarımız var. Hali hazırda NFT dünyasında şimdiden çok iyi isim yapmış Türkler bile var. Birtakım Clubhouse kanalları, Instagram hesapları, "discord server"ları oluştu bile. Türk NFT komünitesi birbiriyle tatlı bir rekabet ve dayanışma içinde. Harika ve bakir yepyeni bir mecra. Şahsen yurt dışında temsil edilen ve fiziksel işler üreten bir sanatçı olarak çok heyecanlanıyorum." cümleleriyle açıklıyor ve ekliyor: "Dijital üretim yapan ve üretimlerini realize edememiş herkes için kendilerini gösterebilme alanı olarak görüyorum. Tabii biraz kalabalık bir ortam ve yakın zaman içinde eliminasyon gerçekleşeceğine inanıyorum. Koleksiyonerlerin sadece dijital haklarla değil biraz da fiziksel işlere yöneliminin artacağını düşünüyorum."

Ardan Özmenoğlu

Popüler kültüre ait ifade ve imgeleri sanatında alışılmışın dışında yorumlayan Ardan Özmenoğlu, günümüz dünyasının orijinallikleri ile ilgilendiğini söylüyor. Post-it, kumaş, kağıt, cam, karton gibi günlük objeleri sanat eserine dönüştüren sanatçı, malzemenin beraberinde getirdiği anlam yükü ile beraber kültürel tarih ve gündelik hayatın üst üste bindiği ifade biçimlerini yorumluyor. Sanatçı, kendine has stili ve kullandığı baskı teknikleriyle öne çıkıyor. Alem Art Weekend'de sanatında geliştirdiği baskı tekniğini sanatseverlerle buluşturan sanatçının bu workshop'u yoğun ilgiyle karşılandı. 2020 yılı sanat dünyasını "2020 hepimiz için korkunç bir yıldı. Sanatçı olarak hayatımın hiçbir döneminde bu kadar umutsuz kalıp geleceğe dair kaygılarım oluşmamıştı. Dünyanın insanoğluna bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Pandemi sürecinde müzeler ve galeriler kapandı. Fuarlar sanal ortamlarda yapılmak zorunda kaldı. Sanat eseri görerek ve yaşayarak tecrübe etmeniz gereken bir durumdur, sanal ortam size bunun ne kadarını hissettirir bilemiyorum. Zor bir yılı geride bırakıyoruz." cümleleriyle değerlendiren Özmenoğlu, 2021'den beklentilerini şu ifadelerle dile getirdi: "Müzelere ve galerilere gidip sergi gezmek istiyorum. Açılışını yaptığım sergilerimde arkadaşlarımı kucaklamak ve maskesiz kahkaha atmak istiyorum. Ve umuyorum, sanatın ve sanatçının ne kadar gerekli ve vazgeçilmez olduğunu insanoğlunun anladığı bir yıl olur. Pandemi süreci herkesin evinde oturduğu bir dönem oldu. Sanırım insanlar yaşadıkları mekanların ne kadar önemli ve kendilerine has olduğunun farkına varıp, sanat eserinin değerinin bir kez daha farkına varmışlardır. Sağlıkla ve mutlulukla, özgürce gezebileceğimiz, arkadaşlarımızla korkmadan kucaklaşıp buluşabildiğimiz, yeniden sergiler, müzeler gezebildiğimiz, virüslerden uzak, sanat ve sanatçılarla, aşkla dolu bir yıl olmasını isterim."

Seçkin Pirim

Çağdaş heykelin ve tasarımın önemli isimlerinden biri olan Seçkin Pirim, minimalist, optik, teknolojik ve tasarımsal dokunuşlarla oluşturduğu eserleriyle karşımıza çıkıyor. Kağıt ve akrilik bazlı heykeller üreten sanatçı, kendi yaşamından yola çıkarak çalışmalarını oluşturduğunu belirtiyor. Pirim'in eserlerini üretirken seçtiği tüm unsurlar çeşitli sembolik anlamların birer parçası olarak ifade biçimini yansıtıyor. Pandemi döneminin sanatına yansımasını, "Bu dönem ve bazı anlar sonraki üretimlerime yüksek ihtimalle yansıyacak. Nasıl olur bilemiyorum ancak yansıyacağı kesin. Bütün işlerim yaşadıklarım ve sonuçlarından ortaya çıktığı için bu sürecin de bir yapıtlar serisine dönüşmemesi imkansız sanırım. Kafamda sonraki yapıtlar için bir sürü soru var. Ama cevaplarını bu bekleme hali bitip atölyeye girdiğimde vereceğim sanırım." cümleleriyle açıklıyor. Pirim, sanat dünyası için zor geçen 2020 yılını ise "Her alanda olduğu gibi zorlayıcı ama yüzyıllardır her türlü felakette olduğu gibi hız kesmeden devam eden sanat bu çıkmazda da aynı gücü gösterdi. 2020 yılı sanatçı ve izleyici adına iyileştiriciliğini bir kez daha gösterdi. Bu dönem, beklenti kelimesini çok hayatın içerisinde kullanmamak gerektiğini öğretti." ifadeleriyle değerlendiriyor.