Otomobil ve Motosikletle Gezilecek Yerler (18 Sürüş Rotası)

COTE D'AZUR SAHİLLERİ
Marsilya ile İtalya arasında kalan, batıdan doğuya; St. Tropez, Cannes, Grasse, Antibes, Nice, Monako ve San Remo'yu kapsayan Cote d'Azur sahilleri Fransa'da otomobil ile keşfetmesi en keyifli yerlerden biri. Toulon'dan İtalya sınırındaki Menton'a kadar olan kısmı kapsayan Fransız Rivierası dünya çapında haklı bir üne sahip. Merkez şehir Marsilya'nın yanı sıra Altın Palmiye ödüllerinin verildiği Cannes, plajlarıyla ünlü Saint-Tropez ve Nice bölgenin ilgi çeken yerleri... "Provence - Alpes –Cote d'Azur" – "PACA" olarak adlandırılan, Akdeniz ile Alpler'in kesiştiği bu sahil şeridi, 18. yüzyıldan bu yana jet sosyetenin gözbebeği konumunda. Fransız Rivierası'na "Cote d'Azur" ismini verense şair Stephen Liegeard'ın 1887 tarihli "La Cote d'Azur" adlı kitabı. Marsilya'dan Monaco'ya doğru yola çıktığınızda sanat, kültür, eğlence ile dolu keyifli bir yolculuğa hazır olun! Cote d'Azur'a ayak basar basmaz yapmanız gereken ilk şey ayağınızı yerden kesecek ve Fransız sahilleri boyunca sizi köşe bucak gezdirecek bir araba kiralamak olmalı... Böylece rivera boyunca uzanan sahil yolundan Marsilya hareketle; St. Tropez, Antibes, Cannes, Nice, Monte Carlo, Monaco hatta San Remo'ya kadar istediğiniz durakta dilediğiniz kadar durarak keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz.

St. Tropez İlk durak St. Tropez! Marsilya'dan hereketle çıktığınız yolda ilk durağınız Marsilya'ya 105 kilometre meseafedeki St. Tropez olmalı. Güneydoğu Fransa'nın Provence-Alpes-Côte d'Azur bölgesinin Var bölümünde yer alan bu kasabanın adını duymayan yoktur herhalde! Fransız Rivierası'nda bulunan son derece zengin, ünlü ve kalburüstü misafirleri ile bilinen Saint-Tropez'in II. Dünya Savaşı sırasında Fransa için önemi büyüktür. St. Tropez'in bir tatil kenti olarak tanınması 1950'lerde Brigitte Bardot sayesinde olur. Burada çekilen 1958 tarihli "Ve Tanrı Kadını Yarattı" filminn ardından 1960 ve 70'li yıllarda yine burada çekilen Le Jandarma film serisi St. Tropez'in Brigitte Bardot ile başlayan popüleritesini pekiştirdi. Bu ün Hotel Byblos gibi dünyanın en popüler otellerini ve bitmek bilmeyen bir turizm potansiyelini de beraberinde getirdi.

Aslında bir günde gezeceğiniz kadar küçük bir tatil kasabası St. Tropez ancak bir günde tüm havasını solumanız ve tadına doymanız mümkün değil. Tarihi dokusunu ve doğal güzeliklerini çok iyi muhafaza eden bu tatil beldesini, gezmeye sahilde yanyana dizilmiş yüzlerce lüks yat ve yol boyunca sıralanan rengarenk evlerin güzel bir manzara oluşturduğu liman tarafından başlayabilirsiniz. Yılın yaklaşık 300 günü güneşli havasıyla konuklarına unutulmaz anlar yaşatan St. Tropez sahillerinde her an ünlü bir film yıldızı, hayranı olduğunuz bir şarkıcı ya da Hollywood starına rastlayabilirsiniz. Turizm potansiyeli olarak jet sosyeteyi hedefleyen ve hedefi tam kalbinden vuran St. Tropez'i gezmesi son derece keyifli ancak hem konaklama hem de restoran ve kafeler fiyatlar açısından oldukça uçuk!

Beldeyi keşfetmeye gelince, arabanızı uygun bir yere park edip kolaylıkla yürüyerek keşfedebilirsiniz kenti. Zaten eski kent merkezine araçla girişe izin verilmiyor. Aracınızı liman bölgesindeki otoparka bırakıp gezmeye başlayabilirsiniz. Her an bir ünlü sima ile karşılaşacağınız kalabalık sahil şeridinde limana karşı bir kafede oturup, kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Quai Jean Jaures ve Quai Suffren caddeleri bu keyif için ideal yerler. Rue Georges Clemenceau ise St. Tropez'nin trafiğe kapalı ünlü alışveriş caddesi. Rue Victor Laugier ve Rue Francois'da ise birçok ünlü markayı birarada bulabilirsiniz. Fransız Rivierasına özgü orijinal bir şeyler almak istiyorsanız St. Tropez sandaletlerinden satın alabilirsiniz. Daha uygun alışveriş olanakları için salı ve cumartesi günleri sabah saatlerinde pazarın kurulduğu yer Place des Lices'e gitmelisiniz. Mağazalara kıyasla daha ucuz diyebiliriz.

Alışverişe ara verip, kentin tarihi bölümünde bulunan kemerli caddeden sahile doğru yürüdüğünüzde sokak aralarında karşınıza çıkan kafelerde keyifli vakit geçirebilirsiniz. St Tropez'e kadar gelmişken 1960'larda yapılamaya başlanan Port Grimaud'yu görmeden dönmeyin. Sahil kesimindeki bölgede yanyana sıralanmış renkli binaları ve kanallarıyla küçük bir Venedik'i anımsatan Port Grimaud'da teknesini evinin önüne yanaştırıp yaşayanlara biraz imreneceksiniz. Plajlara gelince Pampellone ve Ramatuelle bölgelerindeki plajları görmelisiniz. 1950'li yıllarda Brigitte Bardot ile ünlünen Ramatuelle'deki Club 55 hala revaçta. Les Palmiers ve Nikki Beach ise St. Tropez'nin diğer ünlü plajları.

Cannes
Ünlülerle içiçe geçireceğiniz keyifli bir St. Tropez yolculuğundan sonra aracınıza atlayıp Cannes'ın yolunu tutabilirsiniz. Manzaralı bir yoldan geçerek kat edeceğiniz yaklaşık 1,5 saat süren 88 kilometrelik bu yolculuk sizi Cote d'Azur'un Avrupa'nın en önemli film festivaline ev sahipliği yapan kenti Cannes'a ulaştıracak. 19. yüzyıla kadar balıkçılıkla uğraşan bir köy iken, aristokratlar tarafından keşfedilmesiyle birlikte kaderi bir anda değişen ve kısa süre içinde sosyetik bir tatil beldesi haline dönüşen Cannes, yaz aylarında jet sosyetenin akın ettiği Cote d'Azur sahillerinin en gözde tatil merkezlerinden biri. 1939 yılından bu yana yapılmakta olan, Altın Palmiye ödüllerinin sahiplerini bulduğu Cannes Film Festivali'nin ünü kentin isminin bile bir adım önünde. Bu durumda kentte görülmesi gereken ilk yerlerden biri festival binası; Palais des Festivals et des Congre's oluyor tabii ki...

Festival mayıs ayında gerçekleşiyor ancak Cannes'daki turist yoğunluğu festivalden bağımsız olarak eylül ve ekim aylarına kadar sürüyor. Kentin yüzölçümünün küçük olması, yoğunluğun tavan yaptığı yaz ayları boyunca ciddi bir araç ve yaya trafiğine neden olsa da Cannes, gezmesi son derece keyifli bir tatil beldesi. Coco Chanel ile birlikte popüler hale gelen Cannes plajları yaz ayları boyunca son derece hareketli. Plajların birçoğu ücretli, üstelik sadece ücreti ödemeniz içeri girebilmeniz için yeterli değil, yer bulabilmeniz için önceden rezervasyon yaptırmanız da gerekli. Her türlü zevke hitap eden kentin üç ana merkezi bulunuyor: renkli ve hareketli sahil kesimi, Ortaçağ'ı andıran eski kent merkezi ve alışverişin kalbi Rue d'Antibes. Kentin merkezi eski limanın batısına doğru bakan Le Suquet, tepeye doğru uzanan dar sokaklarıyla bir ortaçağ kasabasını andırırken, tepeden seyrine doyumsuz bir manzara sunuyor. Cannes açıklarında dört adadan oluşan Iles de Lerin'e düzenlenen tekne turlarına katılmak ise Fransız sahillerindeki araba turunuza ara verip yapabileceğiniz keyifli aktivitelerden biri...

Nice Ve tabii ki Nice! Monaco'ya doğru 33 kilometre ilerlediğinizde, "Cannes ve Nice" olarak ismi biribiriyle bütünleşen iki kentten diğerine varıyorsunuz. Fransa'nın 5. büyük kenti Nice, Cote d'Azur turunuzdaki önemli bir durak. Her ne kadar Nice ismi ilk olarak tatil beldesi algısı uyandırsa da insanda, buram buram tarih kokan ve eskiye dair dokusunu koruyan bir şehir Nice. Otel seçiminizi merkezden; Massena Meydanı veya Vieux Nice - eski kent merkezi yakınlarından ya da sahil kesiminden yaptığınız taktirde arabınızı park ederek her yere yürüyerek ulaşmanız mümkün bu şehirde. Sahile ne kadar yakın yerde konaklarsanız o kadar keyifli olacağı kesin, tabii ki bir o kadar da pahalı! Güneşle bütünleşen muhteşem sahil boyunca güneşlenip yüzen, günün her saatini tatil havasında geçiren insanların şehri burası. Neşeli ve keyifli... Pahalı olması da doğası gereği...

Nice denilince zihninizde canlanan muhteşem bir sahil şeridi ve upuzun plaj boyunca yürümek, kaykay yapanları izlemek, manzaraya karşı birşeyler içmek son derece keyifli ve eğlenceli bir Nice geleneği... Nice'te geçireceğiniz zaman dilimi içerisinde, palmiyelerle bezeli sahil yolu Promenade des Anglais'te paten kayanlarla birlikte yürüyüş yapmak yaşamınıza renk ve hareket katacak bir aktivite. "Baie des Anges – Melekler Körfezi" kıyısında gezinti yapmak amacıyla yapılan yol günbatımında son derece keyifli... Doğası ve mimarisi gerçekten etkileyici... En güzel ve en popüler otellerin hepsi Promenade des Anglais'te birbiri ardına dıralanmış durumda. İçlerinden en bilieni ve en popüleri Cote d'Azur'un sembolü Promenade des Anglais üzerinde yer alan Hotel Negresco. Her katı farklı dönemler referans alınarak inşa edilen otelin Gustav Eiffel tarafından yapılan cam tavanı son derece etkileyici...

Akıl almaz avizeleri, kahvaltı salonunun ortasındaki atlıkarıncasıyla tam bir fenomen olan oteli, Nice'teki turistik geziniz sırasında tarihi bir eser edasıyla gezebilirsiniz. Tüm yolların kesişme nokatası olan Massena Meydanı kentin en hareketli yeri. Cours Saleya, kurulan pazar aktiviteleri ve etkinlikleriyle Nice'in en turistik yeri ancak daracık sokaklarından irili ufaklı meydanlara açılan eski kent merkezi Vieux Nice mutlaka görülmeli. Her biri birer galeriyi anımsatan dükkanları, panjurlu evleri, balkonlardan sarkan çiçekleri ile Vieux Nice, bakışlarınızı ayıramayacağınız, hayranlık duyacağınız güzellikte bir yer. Uzun yıllar Roma hakimiyetinde kalmış olması kentin Fransız kibirinden ziyade İtalyan sempatikliğine bürünmesini sağlamış.

Fransız Riviyerası'nın güzelliğini bütünüyle görebilmek için Cimiez'e çıkmanız gerek. İçinde Henri Matisse'in mezarı ile birlikte etkileyici bir koleksiyonun yer aldığı Matisse Müzesi mutlaka görülmeli... Yaşamını burada sürdüren bir diğer önemli kişi ise Renoir... Buraya kadar gelmişken eserleri, tekerlekli sandalyesi ile aynen korunan Renoir'in evini de ziyaret edebilirsiniz. Cagnes Sur Mer ise Nice'e 10 dakika uzaklıkta görülmeye değer şirin bir kasaba. Cote d'Azur'a ulaşım İstanbul'dan üç saatlik bir uçuş sonrasında varacağınız Cote d'Azur'u gezmeye dilediğiniz noktadan başlayabilirsiniz. Uçuşu gerçekleştirdiğiniz havaalanından kiralayacağınız arabayla, arkanıza Alp Dağları'nın bir uzantısı olan Azur Dağları'nı alarak Akdeniz kıyısındaki Fransız Rivierası boyunca keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz.

CINQUE TERRE
İtalyan Rivierası denildi mi kıvrımlı ve sert yamaçlar üzerine kurulu küçük kasabalardan oluşan ve denize kuşbakışı bakan renkli evlerle bezeli bir portre gelir hemen akla. Ve bu portrenin en harikulade bölgelerinden biri hiç şüphesiz Genova'dan başlayıp Portovenere'ye kadar uzanan girintili çıkıntılı bir sahil şeridine ev sahipliği yapan Cinque Terre. Ve gelelim şimdi "5 toprak" anlamına gelen Cinque Terre'yi keşfe... La Spezia kentinin batısında, Ligurya bölgesinde yer alan ve "beş toprak –beş köy" anlamına gelen Cinque Terre; Monterosso al Mare, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore kasabalarından oluşuyor. Akdeniz'e uzanan sahilleri ve hemen arka taraftaki tepelikleri ile UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer alan bu yerleşim birimlerinin hepsi Cinque Terre Ulusal Parkı'nın keşfedilmeye değer birer parçasını oluşturuyor.

Dik yamaçlar ve sarp kayalıklar üzerine kurulu bölgeyi bu denli güzel ve özel kılan ulaşım zorluğu nedeniyle bölgede gelişimin oldukça sınırlı olması ve yerleşim birimlerinin kuruldukları günden bu yana birer küçük köy-kasaba konumu koruması. Kesinlikle keyifli bir sürüşle keşfedilmesi gereken bir yer Cinque Terre ama tabii ki yanınızda iyi bir sürücü bulundurmak kaydıyla... Cinque Terre'ye Genova üzerinden otomobil ile ulaşmayı düşünüyorsanız geçeceğiniz yollar harikulade olmakla birlikte tünellerle dolu ve oldukça virajlı... Haritadan mesafe olarak kısa göründüğüne bakmayın, her dönemeçte görsel olarak harikalar sunan bu yolda virajlar bir hayli zamanınızı alacak. Virajların hakkından gelecek usta bir şöfor kesinle şart! Cinque Terre geziniz sırasında bazı beldelere girişte arabanızı kasabanın biraz uzağına park etmek ve bir miktar yürümek zorunda kalabilirsiniz. Bu nedenle valizleri fazla büyük tutmamakta fayda var.

Corniglia
Cinque Terre köylerinin hem en küçüğü hem de en izolesi Corniglia. Konum olarak denize kıyısı bulunmayan yüksek bir kayalığın tepesinde konumlandığı için tekneyle ulaşım mümkün değil. otomobil için de oldukça zor seçenek! Geriye kalan tek ulaşım yolu tren ya da motosiklet... Bir de 385 basamağı tırmanmayı göze almanız gerek! Neyse göz korkutmak gibi olmasın hemen, merdivenleri göze alamayanlar için istasyondan kalkan araçlar da var. İstayondan her 15 dakikada bir kalkan 15'er yolcu kapasiteli minik minibüslerle 5 dakika içinde merkeze ulaşabilirsiniz. Konumu nedeniyle oldukça izole bir köy Corniglia, dar sokakları ise sürprizlerle dolu... Kendi gibi sevimli kafeler ve küçük dükkanlarla dolu küçük meydanında keyifle kahvenizi yudumlayacağınız küçük ama keyifli bir kasaba Corniglia. Oldukça yüksek bir alana kurulu köyün zirvesinden Akdeniz'e doğru uzanan seyrine doyumsuz manzara ise bir harika.

Manarola
Corniglia'dan güneye doğru ilerlerken bir sonraki durağınız rengarenk binalarıyla içaçıcı bir görünüm sunan Manarola olacak. Çevreyi yürüyerek keşfetmeyi sevenler için Corniglia Manarola arası yaklaşık 45 dakika. Corniglia'dan Manarola'ya geçerken deniz seviyesine oldukça yakın seyreden yol, hem kısa hem de yürümesi oldukça kolay. 45 dakikalık bu keyifli ve manzaralı yolculuğun sonunda varacağınız Manarola, deniz ürünlerini tadabileceğiniz birçok restoran ve kafenin yer aldığı ana caddesi, denize girme imkanı sunan küçük rıhtımıyla sevimli bir kasaba. Kasabanın en güzel manzarasını deniz kıyısından biraz yukarıda bulunan kilisenin oradan fotoğraflayabilirsiniz.

Riomaggiore
Manarola'dan sonra dağların arasından izleyeceğiniz patika yol sizi Riomaggiore'ye ulaştıracak. Yürümek isteyenler için "Aşk Yolu" olarak ünlenen "Via d'Amore", dağın yamacından giderek yaklaşık 20 dakikada katedebileceğiniz 1 kilometrelik keyifli bir parkur. İstasyonun hemen altında bir tünelle sonlanan Via d'Amore sizi, Cinque Terre'nin en güney köyü olan, kayaların üzerinde konumlanan, üzüm bağlarıyla ünlü şarap kasabası Riomaggiore ile buluşturacak. Denizden bakıldığından dik bir yamaç kasabası görüntüsü veren Riomaggiore, Cenova Körfezi uzanan küçük bir plaj ve iskeleyi çerçeveleyen kule evlerden oluşuyor. Köydeki ilk yerleşimler 13. yüzyıl öncesine dek uzanıyor. Köyün merkezine vardığınızda, gelişigüzel yanyana dizilmiş bloklarıyla Riomaggiore'nin ana caddesi Via Colombo çıkıyor karşınıza.

Sonunun nereye varacağı bilinmeyen dar ve karmaşık sokaklarıyla Riomaggiore Cinque Terre'nin gezmesi en keyifli köylerinden biri. Bolca basamak çıkacağınız köyde binaların büyük bölümü otel ve pansiyon olarak hizmet veriyor. Geri kalanı ise restoran ve kafeler oluşturuyor. Turistik eşya ya da mevsimine göre yöreye özgü taze ürünler satan dükkanlar da oldukça fazla. Bolca şarap, grappa ve limoncello tadımı yapabileceğiniz kafe ve restoralarından deniz kıyısına doğru uzandığınızda Riomaggiore'nin rengarenk sandallar ve balık ağlarıyla dolu sahili çıkıyor karşınıza. Köyün en güzel manzarası içinse limanın sol tarafında uzanan kayalıklar arasında yükselen basamaklardan yukarı çıkmanız gerekiyor. Sahile kadar inen bu basamaklardan baktığınızda Akdeniz'in mavi suları ile bütünleşen muhteşem bir manzara sizi bekliyor.

Cinque Terre'ye ulaşım
Bölgeye Türk Hava Yolları ile direkt Genova üzerinden ulaşabilirsiniz. İtalya'nın kuzeybatısında, Akdeniz'in bir uzantısı olan Ligurya Denizi'ne bakan İtalyan Rivierası'nı keşfetmenin en güzel yolu tabii ki uçaktan indiğiniz noktadan otomobil kiralamak ve her durakta bir dolu dolu bir gün geçirerek tüm kıyı şeridini dolaşmak olmalı...