Esma Dereboy
Seramik hayatınıza nasıl girdi, bu yola ne zaman çıktınız?
Çok uzun süre önce aslında. İlkokulda oyun hamurundan yaptığım bir heykelin öğretmenimin dikkatini çekmesiyle başladı her şey. Heykel, resim en sevdiğim uğraşlar olunca çini ve seramik arkasından geldi. Yeni teknikler, uygulamalar geliştikçe bir süre sonra hobiden öte profesyonel iş hayatına dönüştü.
Markanızı hayata geçirirken nasıl bir kimlik oluşturdunuz?
Bir kimlik oluşturmakla hiç uğraşmadım sanırım. Süreç kendiliğinden gelişti. Koleksiyonları hazırlarken hayattan esinlendim, içimden geldiği gibi yaşamın rüzgarı beni ne tarafa çekti ya da evirdiyse o yolda ilerledim. Bir beğenilme kaygısı yaşamadan kendi akışında oldu her şey. Sanırım şanslıydım.
Bugüne kadar hayata geçirdiğiniz parçalar arasında sizin için özel bir yeri olan var mı?
Seramik için sorarsanız bu soruya cevap vermek çok zor olur. Her koleksiyonda favori parçalarım var. Ama illa bir parça diyorsanız son koleksiyon olduğu için ilk aklıma gelen İz Koleksiyonu'nda Mevlana'nın duası. Duayı bir kaseye döner şekilde yazdım ve tüm yazılarda kabartma tekniğini kullandım.
ALEM için kurduğunuz bu sofrada hangi ürünlerinize yer verdiniz?
Benim şu sıralar porselendeki en favori serimle size tatlı bir yaz sofrası kurmaya çalıştım. Taş, fildişi ve aqua renkleriyle yazın romantizmini çiçeklerle neşelendirdim. Bana göre sıcak, sakin, doğadan esinlendiğim huzur dolu bir sofra oldu. Umarım beğenmişsinizdir.
Müjde Mısırlı Zoto
Seramik sizin için ne ifade ediyor?
Seramik bir ifade biçimi benim için. Renkle, dokuyla, farklı formlarla, farklı çamurlarla sınırlı ve bir o kadar da sınırsız bir ifade biçimi. Elle şekillenen, vücut ısınla form bulan, bazen kavga ettiğin, bazen iyi anlaştığın bir çamur parçasıyla hem hal olma hali.
Tasarım çizginizi nasıl tanımlarsınız?
Bugüne kadar yaptıklarıma ve paylaştıklarıma bakınca sanırım şöyle tanımlardım; ince, zarif, narin ama bir o kadar sağlam; renkli, coşkulu ama bir o kadar da sakin; biraz dün, biraz bugün ve dilerim zamansız.
Çalışmalarınızı hazırlarken sizi etkileyen detaylar neler oluyor?
Atölyem İstanbul'da tarihi yarımadada yer alıyor. Uzun yıllardır da bu bölgede yaşıyorum. İstanbul başlı başına bir ilham kaynağı benim için. Bugünden çok geçmişe ilgi duyuyorum. Antik kentler, müzeler, brokantlar, eskici pazarları bana büyük ilham veriyor ve elbette doğa. Benzersiz formlar ve renkler barındıran sualtı dünyasından çok etkileniyorum. İlham panom kalabalık; bazen okuduğum kitaptaki bir cümle, bazen izlediğim filmden bir sahne...
ALEM için kurduğunuz bu sofrada hangi ürünlerinize yer verdiniz?
Muj Design Studio'da tasarım ve üretimini yaptığımız el yapımı porselen sofra takımlarımızı kullandım. Sofrada tekdüzeliği sevmiyorum. Altı kişilik bir sofra kurdum ve herkes için farklı renklerde servis tabakları seçtim. Farklı formlarda çanaklar ve bardaklar kullanarak da masayı hareketlendirmeyi seviyorum. Kurduğum sofrada kullandığım tabaklar, bardaklar, sürahiler farklı renklerde ve formlarda da olsa kargaşadan uzaktır. Sofrada yer alan her şeyin kendi içinde sakin ve ahenkli olmasına özen gösteririm. Koleksiyon hazırlarken her bir tasarım birbirinden bağımsız olsa da hem form hem de renk olarak birbirleriyle konuşmalarını önemsiyorum.
Özlem Tuna
Markalaşma sürecinizi sizden dinleyebilir miyiz?
2003 yılında kendi ismim altında oluşturduğum marka ile öncelikle mücevher koleksiyonları yapmaya başladım. İlerleyen yıllarda özellikle masaüstü ev eşyaları tasarlama ve üretme yolculuğum başladı. Son yıllarda ağırlıklı olarak kahve ve çay seremonisi üzerine ürünler tasarlıyorum. Porselen ürünlerimiz İstanbul'da kendi atölyemizde üretiliyor. Metal parçalar için Kapalıçarşı çevresindeki geleneksel üretim olanaklarını kullanan atölyerle iş birliği yaparak üretimimizi gerçekleştiriyoruz. Pandemi öncesinde her yıl tasarladığım koleksiyonları Paris'te Maison & yurt dışına Objet Fuarı'nda görücüye çıkarıp sipariş alıyorduk. Tasarladığım ve ürettiğimiz koleksiyonların yüzde 80'i yurt dışı kullanıcısına ulaşıyor.
Tasarımlarınızda imzanızı oluşturan ögeler hangileri?
Bir imza oluşturacak öge arayışında olduğumu düşünmüyorum. Fakat biraz dışarıdan ve kullanıcının gözünden bakarsam; Mosaic Koleksiyon'da Eye and Lip fincanlar ve Aristocrat kahve set zamansız ürünler oldular.
İlham kaynaklarınız neler?
Yaşadığım şehir ve içinde büyümeye devam ettiğim kültür en büyük ilham kaynaklarımdan diyebilirim. Yeni kitaplar okumak ve araştırmak, yemek yapmak, sevdiklerimizle sofra paylaşmak muhteşem deneyimler, harika ilham kaynakları oluyor.
ALEM için kurduğunuz bu sofrada hangi ürünlerinize yer verdiniz?
Son iki koleksiyonlarımız; Passenger ve Daydream parçalarıyla oluşturduk soframızı.
Sinem Güngör Işık
Sofra sanatına olan ilginiz ne zaman başladı? Sizden dinleyebilir miyiz?
Okul yıllarımda dönem ödevi konum Duke Lodovico Sforza'nın isteği üzerine Leonardo da Vinci tarafından yapılmış meşhur fresk ''Son Akşam Yemeği'' eserinin incelemesiydi. Bu eseri araştırıken aynı zamanda Osmanlı sofra adabını da yakından inceleme fırsatım oldu. Yemek Osmanlı'da Batılılaşma Dönemi'ne kadar belirli bir mekanda değil o an için uygun olan ortamda iskemle üzerine yerleştirilen sinide yeniliyor. Uzun bir süre varlığını koruyan Osmanlı Sofra Adabı zamanla büyük şehirlerde yerini modern olana bırakıyor. Fakat bugün hala sofra kelimesini yemek kelimesi yerine kullanıyoruz. Birçoğumuz konuklarımızı masaya değil sofraya davet ederiz değil mi? İşte ben tüm bu araştırma sürecinde yeme içme alışkanlıklarındaki evrimden etkilenip sofra kültürünün sadece damak tadında değil masa düzeninde de olacağına inandım.
Mi Su Casa'nın DNA'sını neler oluşturuyor?
Kızlarım Mira ve Su'nun isminden ilham alarak yarattığımız markam ''benim evim senin evin'' anlamına gelen ''Mi Casa es Su Casa'' motto'suyla kuruldu. Fonksiyonelliğin ve kalitenin ön planda tutulduğu, zamansız şıklığı hedeflediğimiz ürünlerimiz ile barışçıl, refah dolu, bilge ve sağlıklı bir dünyada bereketli sofralarda yer almayı amaçlıyoruz.
Çalışma stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Yapım ve burcum gereği programlı bir kişiliğe sahip olmama rağmen pandemi ve beraberinde getirdiği izolasyon süreci diğer 7,6 milyar kişi gibi benim de tüm planlarımı altüst etti ve hepimizi büyük bir belirsizlik hissi ile baş başa bıraktı. Kabuğumuza çekildiğimiz bu uzun dönem de konsantrasyon sıkıntısı yaşamayan var mı acaba? Dijital çağın sunduğu kolaylık sayesinde Zoom toplantıları için evde sessiz bir köşe yaratmaya çalıştıysam da nafile bu yeni düzende bilgisayarım neredeyse ofisim orada. Çalışma kavramı artık bildiğimiz kavramlardan hariç bambaşka anlamlar taşıyor.
ALEM için kurduğunuz bu sofrada hangi ürünlerinize yer verdiniz?
Dışarıda olmayı çok özlediğimiz şu günlerde açık alanlar yani teras, balkon, bahçe ve özellikle teknelerdeki sofralarınız için tasarladığımız; doğanın ve denizin tadını doyasıya çıkarırken size eşlik etmesini umduğumuz Marisco serimiz ile sizlere bahçemde bir piknik sofrası kurdum. Umarım beğenmişsinizdir.