3/7
Şöhretini Côte d’Azur’a kaptırmış
Ernest Hemingway, Bette Davis, Rita Hayworth, Gary Cooper ve Frank Sinatra gibi ünlülerin yanı sıra, önemli politikacılar, frapan sosyete, İngiliz aristokratları, şöhretli yıldızlar, hepsi görmek ve görünmek için Biarritz sahillerinde yazlarını geçirmiş. Seçkinlerin vazgeçilmez tatil beldesi, İkinci Dünya Savaşı’nı da atlatmayı başararak, 1920’lerden 50’lere kadar ihtişamlı partilere, balolara, danslara sahne olmuş. Ancak Biarritz, 1950’lerden sonra yavaş yavaş şöhretini Akdeniz’in yükselen destinasyonu Côte d’Azur’a kaptırmaya başlamış. Ve de 1970’lerde neredeyse tamamen büyüsünü kaybetmiş.
Yıllar önce Biarritz’e gittiğimde, ilk izlenimim biraz tuhaftı. Sanki Biarritz bu zamana ait değildi de, geçmişte asılı kalmış gibiydi. Görkemli mimarideki otelleri köhneleşmiş, plaj kulüpleri şezlong ve tenteleri eskimişti. Sanki son model arabaları ile şık centilmenler, son moda plaj elbiseleri ve mayoları ile güzel kadınlar, tüm fiyaka ve şaşaa buradaymış da, az önce gitmiş gibi bir duyguya kapılmıştım. Hala pahalı bir yerdi, caddelerde hala bir kaç Rolls Royce dolaşıyordu, ancak belli ki zenginlik ‘eski’ zenginlikti ve de kasabanın ihtiyarlamış bir atmosferi vardı. Diğer bir yandan da arka planda çok aykırı bir görüntü yer alıyordu. Dalga sörfü yapan gençler, sabahtan akşama kadar plajda takılıyor ve de bıkıp usanmadan dalgaları kovalıyordu. O zaman öğrendim ki, Biarritz sörfçüler için adeta bir cennetti. Kuzey Atlantik alçak basınç fırtınaları, Biscay koyunun derinlikleri ile buluşunca oluşan dalga tüneli, sürekli kabarık dalgalar yaratıyordu. Geniş plajlar, güçlü ve büyük dalgalar, tüm yıl boyunca – kışın dondurmayan, yazın çok terletmeyen – yumuşak iklim dalga sörfçüleri için doğal olarak idealdi.