Arabayla Gezilecek En Güzel Manzaralı Sürüş Rotaları

KAZDAĞLARI
Zeus, Hera, Afrodit ve Athena'nın hikayeleriyle bezeli mitolojik bir masal dağı Kazdağları... Yeşillikler içindeki duruşuyla hem hikayesi hem de keşfetmesi son derece keyifli...
İlk durağımız Kazdağları... Marmara ve Ege'yi birbirinden ayıran, yaklaşık 70 kilometre uzunluğundaki dağ silsilesi... Hem gitmesi kolay hem de gezmesi ve keşfetmesi son derece keyifli... Edremit sınırları içinde kalan Kazdağları aslında Çanakkale ve Balıkesir illeri arasında yer alan bir dağ masifi... Biga Yarımadası'ndan başlayarak yaklaşık 70 kilometre boyunca uzanan; batıda Dede Dağı, ortada Babadağ, Karataş ve Sarıkız Tepeleri ile esas Kaz Dağı, doğuda Eybek Dağı, kuzeydoğuda Gürgen ve Kocakatran Dağları'ndan oluşan Kazdağları, 21 bin 500 hektarlık Kaz Dağları Milli Parkı'yla birlikte, ülkemizin görülmesi gereken başlıca doğal güzelliklerinden biri.

İda efsanesi... Yüksek ve heybetli bir dağ, denize akan bir nehir, zeytinlikler ve yeşilliklerle bezeli bereketli bir toprak ve deniz ticareti yapamaya elverişli kıyılar... İşte İda Dağı olarak bilinen Kazdağları'nın özeti... Tüm bu güzelliklerin yanında bir de mitolojik üstelik... Yunan mitolojisinde İda Dağı olarak geçen Kazdağları, sunduğu doğal güzelliklerin yanı sıra heyecan verici hikaye ve efsaneleri de beraberinde getiriyor. Efsaneye göre Hera, Afrodit ve Athena'nın katıldıkları, Truva Savaşı'na yol açan o meşhur güzellik yarışması burada yapılmış, Afrodit ilk kez burada aşık olmuş, Zeus burada doğmuş, tanrılar Truva Savaşı'nı buradan izlemiş... Beldeye vardığınız andan itibaren doğallığın ve olağanüstü bir tabiatın içinde buluyorsunuz kendinizi... Yeşilyurt ve Adatepe bölgenin en popüler köyleri... Butik otel şeklindeki en lüks konaklama seçeneklerini burada bulabilirsiniz. Bunların dışında konaklama alternatifi arayanlar için pansiyon ve kamping yerleri de mevcut.

Yeşilyurt Edremit Çanakkale yolu üzerinden giderken yol üzerindeki Küçükkuyu'yu geçince sola döndüğünüzde izlediğiniz yol sizi Yeşilyurt köyüne ulaştırıyor. Dağın yamacına kurulu Yeşilyurt, neredense tamamı restore edilmiş taş evleri ile lüks bir tatil köyü edasıyla karşılıyor sizi. Vaktiyle taş ustası Rumlar tarafından yapılan bu evler istisnai bir güzellik katıyor köye... Butik otel biçimindeki lüks konaklama seçeneklerinin yanı sıra değişik tarzlardaki restoran ve kafeler farklı bir hava katıyor köyün atmosferine... Köy meydanının etrafında bölgenin hazinesi zeytin ve zeytinyağı üzerine ürünler satan pek dükkan ve stand bulunuyor. Köyün Büyük Çetmi olan adı 1924 yılında mübadele döneminde Rumlar'ın köyden ayrılmasından sonra Yeşilyurt olarak değişmiş. Köyün kaderini asıl değiştirense son 15-20 yılda restore edilerek birer butik otele dönüştürlen taş evler olmuş.

Adatepe Yeşilyurt'tan sonraki durağınız ise Küçük Çetmi üzerinden varacağınız Adatepe olmalı... Bu yolu yürüyerek kat etmek isteyenler için yolun yaklaşık 3 saat sürdüğünü belirtmek gerek. O yüzden yeşillikler ve zeytinlikler içinden geçerek gideceğiniz araba yolu çok daha ideal bir çözüm. Yeşilyurt ve Adatepe arasındaki geçişte iki köy arasındaki Zeytinyağı Müzesi, bölgede görülmesi gereken yerlerden biri... Burada hem zeytinin zeytinyağına, zeytinyağınınsa sabun ve şampuan gibi zeytinyağı içerikli nesnelere dönüşümüne tanık olacaksınız. Çıkışta alacağınız zeytinyağı içerikli hediyelik eşyalarsa cabası... Adatepe köyünün girişindeki Zeus Altarı ise bir gidilmesi gereken bir başka durak. 750 metrelik bir yürüyüş mesafesinde ulaşacağınız Zeus Altarı isimli bu sunak, nefes kesici bir Edremit Körfezi manzarası sunuyor konuklarına. Birçoğu restore edilmiş bakımlı taş evleri ile Yeşilyurt'tan aşağı kalmayan Adatepe de vaktiyle Rumlar'ın yaşam alanlarından biriymiş. Mübadele dönemine kadar Türkler kadar Rum ağırlıklı bir nüfusun yaşadığı Adatepe'nin kaderi 1980'li yıllardan itibaren kent yaşamından kaçanların burayı keşfetmesiyle değişmiş. Bu dönemden itibaren birçoğu Rumlar'dan kalan harabe halindeki metruk yapılar, geleneksel mimariye sadık kalınarak modern taş binalara dönüştürülmüş. Geleneksel taş işçiliğine sadık kalınarak yapılan evleri ile beğeni toplayan Adatepe Köyü, 1989 yılında sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış. Zeytinli ve Tahtakuşlar Akçay'a komşu Zeytinli beldesinde sırtınızı denize verip de Kazdağları'na doğru birkaç kilometre ilerlediğinizde önce Zeytinli köyü çıkıyor karşınıza. Dere kenarındaki kamping alanları ile yeşillikler içinde bir doğa harikası... Buradan geçerken Zeytinli Çayı kıyısında yer alan kır bahçesinin sıcak ortamında yöre halkıyla birlikte çayınız yudumlayabilirsiniz. Dere kenarında yöre insanları ile sıcak bir sohbet eşliğinde çayınızı yudumladıktan sonra Mehmetalan'a doğru yaklaşırken karşınıza çıkacak Tahtakuşlar Köyü'nde yer alan Türk boylarına ait Etnoğrafya Müzesi de bölgede görülebilecek yerlerden biri. Kazdağları'nı köşebucak gezerken bölgeyle ilgili önemli bir bilgiyi de vermeden geçmeyelim. Eskiden Zeytinli'de deniz kıyısına kadar zeytinliklerle kaplıymış her taraf. Ve ne ilginçtir ki Zeytinli kıyılarının mülkiyeti neredeyse hep kadınlara ait. Şöyle ki Zeytinli Köyü'nün eski sakinleri denize uzak ve verimli olarak nitelendirdikleri toprakları oğullarına bırakırken, görece daha verimsiz olarak nitelendirdikleri deniz kenarındaki arsaları ise kızlarına bırakmışlar. Durumun bugün tam tersine dönmüş olması ise 'hey hat hayat' şeklinde ifade edilebir ancak.

Mehmetalan Köyün içinden geçip dağa doğru üç kilometre daha ilerlediğinizde bu kez Mehmetalan Köyü çıkıyor karşınıza. Zeytinliklerin içinden giderken kendinizi yolun güzelliğine kaptırıp anlamasınız da, deniz seviyesinden epeyce bir yüksekte yer alan Mehmetalan, oldukça yüksek rakımlı, zeytinağaçları ile çevrili, yakşalık 160 haneli bir köy. Kazdağları Milli Parkı'na giden yolun köyün içinden geçmesine rağmen, Yeşilyurt ve Adatepe köylerinden farklı olarak butik bir turistik bir köye dönüşmemiş henüz. Köy civarında yere alan kamping alanları dışında tek bir butik oteli var köyün. Velhasıl sonbahar ayları için son derece keyifli bir durak Kazdağları... Arabayla gitmesi de yürüyerek keşfetmesi de son derece keyifli... Gelirken alacağınız zeytinler, zeytinyağları ve zeytinyağı bazlı ürünler ise en güzeli... Kazdağları'na ulaşım İstanbul çıkışlı 7-8 saatlik bir yolculuk sonrasında varacağınız Kazdağları özellikle bahar aylarında arabayla yapılan keşif turları için biçilmiş kaftan... Ulaşımda kolaylık için sizi İstanbul'dan Edremit'e ulaştıracak Bandırma feribotunun ardından Balıkesi-Edremit karayolunu izleyebilirsiniz. Diğer bir yol ise Bandırma'dan izleyeceğiniz Biga-Çan yolu... Bir diğer alternatif ise Çanakkale üzerinden ulaşım ki bu en bilineni...

Napoli'nin güneydoğusuna, İtalya'nın Campania bölgesine doğru yolculuğa çıkıyoruz, istikametimiz Salerno Körfezi... Sorrento, Positano ve Amalfi... Keşfetmeniz için sizi bekleyen İtalya'nın en popüler tatil beldeleri birbiri ardına sıralanmış şekilde Napoli ve Salerno Körfezi çevresinde bulunuyor. Amalfi Napoli'den yola çıktığınızda yaklaşık 75-80 kilometre sonra varacağınız Amalfi keyifli mi keyifli bir sahil kenti... Arabayla giderken arada Vezüv Yanardağı'nın izlerini barındıran Pompei Antik Kenti mutlaka görülmeli... Napoli'nin güneydoğusunda Salerno Körfezi'ne açılan dar ve derin Mulini Vadisi'nde yer alan Amalfi, kayalara oyulmuş bir yamaç kasabası. Dik bir yamaç üzerinde fevkalade bir manzaraya sahip set üstü evleri, yalçın kayalıkları, gizemli deniz mağaraları ile göz kamaştırıcı bir etkiye sahip. 6. yüzyılda Bizanslılar tarafından keşfedilen kasaba, buraya yeni gelen herkes için yeni bir keşif niteliğinde...

Amalfi sahilleri olarak adlandırılan ve tüm bölgeye adını veren bu küçük kasabada kent merkezindeki konumuyla ilk dikkatinizi çekecek yapılardan biri Amalfi Katedrali. Yapımına 9. yüzyılda başlanan ve sonraları pek çok kez onarılan St. Andrea Katedrali, kente hakim durumda. Katedralin görkemli bronz kapıları günümüzden yaklaşık 1000 yılın öncesinde İstanbul / Konstantinapolis'te yapılmış. Karakteristik saat ve çan kulesi ise etkileyici bir mimariye sahip. Katedrale bitişik 1212 tarihli Chiostro del Paradiso manastırı ile şu anda otel olarak hizmet veren Rahibeler Manastırı kentin önemli yapıları arasında. Konuklarını aşka çağıran bu cennet beldede tabii ki konaklama için pek çok alternatif mevcut. Ancak şık ve romantik bir tatil için tercih edilecek otellerden biri Amalfi yolu üzerindeki Santa Caterina olabilir. Dik bir yamaç üzerine kurulu olan ve merkeze birkaç dakikalık mesafede bulunan beş yıldızlı otel, hepsi deniz manzaralı ferah ve aydınlık odaları, denizin ve gökyüzünün mavisini farklı yükseklikten gören terasları ile gönülleri fethediyor.

Positano Amalfi'den yola çıktığınızda sahil yolundan giderken izleyeceğiniz 20 kilometrelik yol boyunca Conca dei Marini ve Praiano'yu geçtikten sonra varacağınız yer kartpostallardan fırlamış gibi duran Positano olacak. Mesafenin kısa olduğuna bakmayın, 20 kilometrelik bol virajlı bu yolu kat etmeniz yaklaşık 50 dakika sürecek. Her ne kadar bol virajlı olsa da Amalfi'nin 20 kilometre ötesindeki Positano'ya ulaşım son derece keyifli... Mavi-yeşil bir deniz ve küçük dönemeçli bir körfezin dik yamacına konumlanmış evler arasında bir masalın içinde seyahat ediyormuşsunuz gibi... Heyecan verici bu yolculukta her virajdan sonra yeni bir görsel şölen, yepyeni bir manzara bekliyor sizi. Kısa ve keyifli bir yolculuktan sonra size kendinizi bir kartpostalın içindeki bir hayal kahramanı gibi hissettirecek masalsı kasaba Positano'ya varıyorsunuz. 9. 10. ve 11. yüzyıllarda Amalfi cumhuriyetinin bir parçası olarak ilk denizcilik kanunlarının yazılmasında rol oynayan Positano, dönemin en önemli ticari merkezlerinden biri olan Venedik ile de yarışmış. Positano'nun daracık sokaklarında sıralanan sanat galerileri ve butikler alışveriş keyfi için sizi beklerken, yamacın üzerinde her an denize düşecekmiş gibi duran ve denizle kucaklaşan villalarıyla dikkat çeken Positano, günbatımına karşı şarabınızı yudumlayacağınız çok özel bir manzara sunuyor. Nüfusu 4 bin kadar olan kasabanın nüfusu yaz aylarında imkanları dahilinde artıyor. Positano ve çevresinde denize girmek için gidebileceğiniz plajlardan biri küçük bir balıkçı kasabası olan Conca dei Marini olabilir. Amalfi sahillerinde nereye giderseniz gidin denize ulaşmak için yüzlerce dik merdivenlerden inmeyi göze almanız gerekiyor. Plaj olarak da kilometrelerce uzanan kumsallar beklemeyin sakın, genellikle kayalıkların arasına sıkışmış küçük kumsallar ve kayalıkların içinde keşfedilmeyi bekleyen eksantrik deniz mağaraları var. Limon kokulu bu sahillerin keşfi 1920'li yıllarda burada çekilen Amalfi'deki Kız, Amalfi Prensesi ve Amalfi Kayıkçısı gibi filmlerle başlıyor. 1994 tarihli Il Postino / Postacı ve Matt Damon'a en iyi yardımcı oyuncu ödülünü getiren Yetenekli Bay Ripley filmleri ise Amalfi sahillerinin doyumsuz güzelliğini gözler önüne seren filmlerden birkaçı... Burada mavi ve yeşilin tüm tonlarını içinde barındıran, yemyeşil bir vadiden kuşbakışı mavininin derinliklerine bakan, aşkı çağrıştıran, konuklarını romantizmin doruklarında dolaştıran, limon kokuları içinde huzur verici bir ortam sizi bekliyor. Yeşil tepeleri ayıran kıvrımlı yolları, kuşbakışı manzaraya sahip tepelere kurulu, limon ağaçları içindeki villaların arasında kaybolarak İtalyanlara özgü "dolce far niente" "hiçbir şey yapmamanın" keyfi en güzel burada çıkıyor. Siz de benliğinizi saran bu büyüye kapılıp hayatı ağır çekim yaşabilirsiniz bu arada. Limon ağaçları dolayısıyla Limoncello'suyla ünlü bu kasabalarda, gözünüze kestirdiğiniz bir kafede nefes kesici manzaraya karşı ferahlatıcı bir limoncellonuzu içebilir, deniz mevsimi olmasa da Akdeniz güneşi ile bütünleşen ılıman ikliminin tadına varabilirsiniz burada. Mulini Vadisi'nde bulunan ve su gücüyle çalışan kağıt imalathanelerini gezebilir, Amalfi Kağıt Müzesi'nde Amalfi damgalı kendi özel kağıdınızı yaptırabilirsiniz.

Amalfi'ye ulaşım Bu rüya kasabalara gitmek için öncelikle Napoli'ye ulaşmanız gerekiyor. Napoli'den itibaren başlayan ve birbirinden güzel beldelerle dolu sahil şeridini köşe bucak gezmek istiyorum derseniz araba kiralamak en iyi fikir. Amalfi sahillerindeki bu gezinizde aracınız yol boyunca size eşlik edecek ancak dik birer yamaca kurulu kasabalara geldiğinizde pek fazla arabaya ihtiyacınız kalmayacak. Dik bir yamaca kurulu yorucu ama gezmesi keyifli bu kasabalarda ancak İtalyan stili bir Vespa hayatınızı kurtarabilir.