Youtube'daki "Alara Dinc" isimli kanalından yaptığı Amerika'daki hayatı, üniversite yaşamı ve iş hayatına dair paylaşımları ilgiyle takip edilen, "Denizin Kayıp Kızı"nın yazarı Alara Dinç, aynı zamanda pet konulu bir startup'ın da girişimcisi. Amerika'da doğup büyümüş genç iş insanı Alara Dinç, bizlerle Amerika'dan İstanbul'a taşıdığı iş hayatını, startup'ını, kanalını, kitabını ve hedeflerini paylaşıyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nden sizi köklerinize, Türkiye'ye çeken ne oldu?
Amerika'nın New Jersey eyaletinde 4 Şubat 1999 yılında dünyaya geldim. ODTÜ mezunu bir anne-babanın kızıyım. Ben 6 yaşındayken ailem Türkiye'ye dönme kararı aldı. İlköğretim birinci sınıfı Ankara Bilkent'te okurken babamın işi nedeniyle yeniden ABD Orange County Kaliforniya'ya taşındık. Liseyi tamamlayana kadar da eğitim hayatım Kaliforniya'da devam etti. Cornell University'den kabul alınca, üniversite için New York'a taşındım. "Applied Economics and Management" (Uygulamalı Ekonomi ve Yönetim) bölümünden mezun olduktan sonra Kaliforniya'da bir sene kadar bir danışmanlık firmasında çalıştım. Yaz tatillerimi zaten Datça, Akyaka, ve Bodrum arasında ailemle geçiriyordum. Türkiye'den hiç kopmadım. Orta Doğu ve Avrupa'daki iş hayatını öğrenmek, Türkiye'de çevre edinmek ve ülkemdeki geniş ailemle daha fazla vakit geçirmek arzusuyla İstanbul'a taşındım. Bir Amerikan danışmanlık firmasında "İş Analisti" unvanıyla çalışıyorum. Ailem hala Kaliforniya'da yaşıyor.
Çok yönlü bir insansınız. Kitabınız "Denizin Kayıp Kızı" ve Youtube kanalınız "Alara Dinc"e değinmeden önce üzerinde çalıştığınız startup projenizi sizden dinlemek isteriz. Projeyi anlatabilir misiniz?
New York'tayken tamamladığım, köpek kuaförlerine yönelik bir startup'ım vardı. ABD'de evcil hayvan sektörü yılda yüzde 6-10 oranında büyüyor. Benim de bir köpeğim var. Fikrin tohumu zihnime ABD'de üniversitedeyken yarı-zamanlı danışmanlık verdiğim bir pet kuaförü ile çalışırken atıldı. Amerika'da pandemiden sonra 7 ila 11 milyon civarında yeni köpek edinildiği tahmin ediliyor. Bu köpeklerin çoğu da kıvırcık tüylü, aylık düzenli tıraşa ihtiyacı olan "poodle" cinsi ya da kırması köpekler. Temelinde danışmanlık verdiğim müşterimin işlerini kolaylaştırmak ve artırmak için "ödeme sistemlerini, randevu almayı kolaylaştırma; randevu alırken insanlara ürün satabilme amacıyla köpek kuaförlerine yönelik bir uygulama oluşturma" fikri çıktı ortaya. Uygulamanın test sürüşünü Amerika'da yaptık. 2024 yılında uygulamanın kullanıma girmesi planlanıyor.
İstanbul'daki evcil hayvan sektörü bu startup ekosistemi için uygun mu?
Evet. Bakıldığında, İstanbul'da da büyüyen bir evcil hayvan sektörü var. Burada da bu uygulamayı denemek istedik. Fikir sahibi olduğum proje ABD'de başladı; geliştirilme İstanbul'da profesyonel ekipler tarafından devam ediyor. Ekipler, yapay zekayı da uzun vadede uygulamaya entegre edecek. İlerde veterinerlere de satılabilir bu uygulama. Türkiye'ye özellikle İstanbul'a gelmekteki amacım; uzun vadede ilişkilerimi geliştirmek. Bu arada Türkiye'deki startup'lar kur farkı nedeniyle çok yatırım alıyor, ABD'den ilgi görüyor. Ben de hem Türkiye'deki yatırımcıların ABD'deki firmalara yatırım yapmasını sağlamayı hem de ABD'den Türkiye'deki startup'lara yatırım çekmeyi amaçlıyorum.
YouTube kanalınızdan da söz etmek istiyorum. Kanalda hangi konuları ele alıyorsunuz?
Kanalımda hayat felsefem doğrultusunda paylaşım yapıyorum. Benim temel hedefim her zaman insanlığın bilgiye kolay ulaşımını sağlamak olacak. Bunu en iyi videolar üzerinden yapabileceğimi düşündüğüm için YouTube'a odaklandım. 'Alara Dinc' isimli YouTube kanalımda hayatımla, yurt dışında üniversite eğitimi zamanlarımla ilgili videolar bulunuyor. Son videolarımda ise daha çok kariyer ve girişimcilik odaklı konulara odaklanıyorum. Yine kanalımda dileyen herkes "Denizin Kayıp Kızı"na ücretsiz sesli kitap olarak ulaşıp kitabımı dinleyebilir. (https://youtu.be/YMiwQdrCaNI)
Kitabınızdan söz etmişken "Denizin Kayıp Kızı"nın konusu nedir? Okurlarımız için hikâyeden bahsedebilir misiniz?
Epsilon Yayınevi'nden çıkan romanım "Denizin Kayıp Kızı" bir gençlik romanı. Kitabın kahramanı Asya, yaz tatili için anneannesinin Datça'daki yazlığına gidiyor. Kasabaya adım attığı andan itibaren bazı garipliklere tanık oluyor. Sahilde tesadüfen bir grup genç ile tanışıyor. Asya ve arkadaşlarının sahilde buldukları cesetle başlayan olaylar zinciri öyle bir noktaya varıyor ki; gençler kendilerini bir tarihi eser kaçakçılığının içinde buluyor.
Böyle bir konuda yazmak nereden aklınıza geldi?
"Denizin Kayıp Kızı"nı yazarken yıllar içinde Türkiye'de geçirdiğim yaz tatillerinde yaşadığım olaylardan ve edindiğim arkadaşlıklardan esinlendim. Tarihi eserlerimizi çok önemli değerler olarak kabul ediyorum. Bu nedenle de kitabı bitirmek ve yayımlamak benim açımdan ayrıca önemliydi. Kitabımla, Türkiye'den gerçekleşen tarihi eser kaçakçılığı konusunda farkındalık yaratmak istedim. Toplumumuza tarihi miraslara sahip çıkılmasının önemini de hatırlatmayı amaçladım.
Yeni bir kitap hazırlığınız var mı?
Aslında son dönemde üzerinde çalıştığım bir-iki taslak projem var. Ancak yazdıklarımı uzun vadeli projeler olarak görüyorum. Hedefim; toplumla paylaşabildiğim kadar bilgi paylaşmak ve önem verdiğim konularda farkındalık yaratmak. Kendi açımdan da gördüm ki ne zaman bir amaçla yola çıksam, tahmin edemediğim bir sürü yeni kapılar açılıyor önüme.