Lara MUTLU - lara.mutlu@alem.com.tr
Fotoğraflar Emre GÜVEN
Chandler Burr, son zamanlarda tanıştığım en neşeli, en kompleksiz, en rahat ve en egosuz insanlardan biri. Onunla sohbet etmek o kadar keyifli ki, koku ile başlayan muhabbetimiz dünya politikasına kadar uzandı... Burr’un bu hali Emre Güven’in kadrajından fotoğraflara da yansıdı. Onun bu kadar egosuz takılmasına aldanmayın. Kendisi koku konusunda dünyadaki sayılı isimlerden biri. Burr’un koku üzerine The Emperor of Scent ve The Perfect Scent: A Year Inside the Perfume Industry in Paris & New York isimli iki kitabı bulunuyor. Kendisiyle bir araya geldik ve “koku sanatı” üzerine sohbet ettik.
Kimdir Chandler Burr?
Kokunun tıpkı fotoğraf, resim, edebiyat, müzik, heykel gibi bir sanat dalı olduğunu düşünüyorum. Öyle ki, 2006 yılında New York Times’ta parfüm eleştirmenliği pozisyonunu yarattım ve 2010 senesine kadar gazetede koku eleştirileri yazdım. Ardından kokular üzerine iki kitap yayınladım. Yine 2010’da The Museum of Arts and Design’da Koku Sanatı Bölümü’nü kurdum. Bölümün küratörü olarak ilk sergim The Art of Scent 1889-2012 oldu. Daha sonra 2014 yılında, Melbourne’deki the National Gallery of Victoria’da Hyper-Natural: Scent from Design to Art sergisinin küratörlüğünü üstlendim. Aynı zamanda farklı ülkelerden tanınmış şeflerle koku yemekleri düzenliyorum. Bir de romanım var; You Or Someone Like You. Sanırım kendimi kısaca özetlemiş oldum.
İstanbul’daki The Art of Scent 1889-2012 sergisiyle ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Bu sergiyi İstanbul’a taşımak başlı başına heyecan verici. İstanbul’a daha önce iki-üç kez geldim. Politik olarak dünyadaki en ilginç şehirlerden biri. Bu sergiye gelen insan kitlesi beni çok heyecanlandırıyor.
Kokunun bir sanat olduğunu nasıl kanıtlayabiliriz?
Koku, büyük bir sanat dalı. Ve bu sanat dalını tanıtan ilk insanlardan biri olduğum için çok şanslıyım. Bundan bir 50 sene kadar önce fotoğraf da bir sanat dalı olarak görülmüyordu. Ama şimdi fotoğraf sanatçıları, koleksiyonerleri, küratörleri ve üniversitelerde fotoğraf bölümleri var. Bir 30 yıl sonra da koku aynı kıvama gelecek. Koku, en önemli iletişim şekillerinden biri haline gelecek.
Kokuların bu denli içinde olan biri olarak siz parfüm kullanıyor musunuz?
Tabii ki. Ama normal insanların parfüm kullandığı gibi değil. Sanatçılar nasıl sürekli, “En yeni ne çıkmış?” diye kendilerini güncelliyorlarsa ben de öyleyim. Kimler, neler yapıyor; mutlaka takipte kalıyorum ve hepsini deniyorum. Cildi bir kanvas olarak görüyorum ve kokuyu üzerine sıkıyorum. Koku ciltte zamanla güzelleşir.
Peki, favori sanatçılarınız kimler?
Resim, müzik ve pek tabii kokuda? Resimde David Hockney, John Singer Sargent ve Andrew Wyeth. Müzikte, Satie, Ravel, Steve Reich, Vaughn Williams, Rolling Stones ve Pink. Kokuda ise Calice Becker, Jean-Claude Ellena, Caroline Sabas, Francis Kurkdjian, Daniela Andrier, Mark Buxton ve daha pek çok isim var.
En sevdiğiniz parfümler hangileri?
Çok fazla var. Listemin en başında Dolce & Gabbana Light Blue for Women var. Ardından Diptyque Eau de Lierre, Byredo Velvet Haze, Mugler Cologne, Guerlain Rose Barbare, Guerlain Herba Fresca, Chanel No 18, Hermès Jardin Sur le Nil, Terre d’Hermès, Frederic Malle Portrait of a Lady gibi pek iş var.
Listenin başında neden Dolce & Gabbana Light Blue for Women var?
Çünkü bana mavi ve parlak, uçsuz bucaksız gökyüzünü anımsatıyor. Los Angeles’ın sonsuz gökyüzünü... Doğada sizi en çok mutlu eden koku nedir? Kesinlikle okyanus kokusu. Ben tam bir deniz insanıyım.