“Yeryüzü konukluğunu çatık kaşla geçirenlere hep birlikte acıyalım”… Türkiye'de epik tiyatro türü ve kabare tiyatrosunun öncüsü, öykü ustası Haldun Taner, hep gülümseyen, ince bir mizah penceresinden bakarak yazdı ölümsüz eserlerini. Türkiye’de ilk epik tiyatro örneği olan, dünyaca tanınmış oyunu "Keşanlı Ali Destanı"nı (1964) , Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (1971), Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım (1982) oyunlarını böyle yazmıştı. “Mizahı geniş memlekette öç, kin, kardeş kavgası gibi kompleksler dikiş tutturamaz, bir kahkaha sisleri dağıtır “ diyordu. Öykü ustası Taner, 1950’li yıllarda Sait Faik ve Orhan Kemal’le birlikte hikayenin üç yapı taşından biri olarak görülüyordu. Bu yıl doğumunun 100. yılı olan Haldun Taner’in eşi Demet Taner’in dediği gibi o, “zarafet ve kültürün terbiye ile nezaketin insan sevgisiyle bütünleştiği” biriydi. “Benim yapmaya çalıştığım mizah, yani ironi insanın yüz hatlarını güldürmez Olsa Olsa beyninde bir gülme yaratır buna da ince alay yani ironi demek gerekir “ diyordu. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından birisi olan Haldun Taner, dedesi ve babasının edebiyatçı dostları arasında, entelektüel bir çevrede büyüdü. Babası Ahmet Selahaddin, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı üyesi ve İstanbul’un işgali sonrası mütareke yıllarında yazıları, dersleriyle ülkenin bağımsızlığını savunmuş bir aydındı; vefat ettiğinde Haldun beş yaşındaydı. Annesiyle birlikte büyükbabasının konağında yaşadı. Vatana hizmeti geçenlerin ve şehitlerin çocuklarına tanınan haktan o da yararlandı ve parasız yatılı olarak Galatasaray Sultanisi'ne girdi, orta öğrenimini 1935 yılında tamamladı. Haldun Taner yazarlığını, acı bir tesadüf, Almanya’da okurken geçirdiği tüberküloza borçluydu. Taner mezuniyetinden sonra devlet tarafından Heidelberg Üniversitesi'nde öğrenim görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Siyasal Bilgiler eğitimi görürken, ağır bir tüberküloz geçirdiği ve işte o günlerde kağıda kaleme sarılarak öyküler yazmaya başladı. Eğitimini 1938’de yarıda bıraktı ve yurda döndü ve 4 yıl Erenköy Sanatoryumunda tedavi gördü. 1950’lerde oyun yazmaya başladı, tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini verdi ve ardından epik tiyatro denemelerine girişti ve Türk Tiyatrosu’ndaki ilk epik tiyatro örneği olan ve Gülriz Sururi-Engin Cezzar ikilisinin başrolünü paylaştığı "Keşanlı Ali Destanı" adlı oyunu dünya çapında tanındı. Bu oyun yurtdışında Almanya, İngiltere, Çekoslovakya, eski Yugoslavya'nın çeşitli kentlerinde oynandı. Bu sevilen oyun yine Gülriz Sururi-Engin Cezzar ‘ın başrolüyle Atıf Yılmaz tarafından sinemaya aktarıldı (1964). Taner sonraları konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı. Epik tiyatro ve kabare alanında verdiği eserleri çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu. Duru bir Türkçe kullanan Haldun Taner, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları arasına girdi. Haldun Taner, doğumunun 100. yılı vesilesiyle bir sergiyle anılıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi(CKM) işbirliğiyle hazırlanan “Bir güçlü yazar, bir güzel insan: Haldun Taner 100 Yaşında” Sergisi, 16 Nisan’a kadar Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilir. Sergide sanatçının fotoğrafları, özel eşyaları ve kitaplarının yanı sıra yazarın hayatının belirli dönemlerini, ilgi alanlarını ve edebi yolculuğunu da gözler önüne seriyor. Yazarın Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu (öykü), Keşanlı Ali Destanı (oyun) ve Koyma Akıl, Oyma Akıl (düzyazı) Mart ayında piyasaya çıktı. Mayısta ise Yalıda Sabah (öykü), Sersem Kocanın Kurnaz Karısı (oyun) ve Çok Güzelsin Gitme Dur (düzyazı) raflarda yerini alacak...