Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi/Mimarlık Fakültesi mezunuyum. Uzun yıllar mimarlık üzerine kurumsal bir firmada müdürlük yaptım. Yoga, kurumsal hayatın stresli kısmı ile hayatımın dingin kısmını dengede tutabilmek için kendimi bulduğum yerdi. O zamanlar kurtarıcım rolündeydi. Pandemiyle birlikte evlere kapandığımız zamanlarda arkadaşlarım ile online yoga yapmaya başladıktan kısa bir süre sonra kendimi istifa etmiş ve günün sonunda yoga eğitmeni olmuş olarak buldum. Hayatımın çoğu döneminde cesaretsiz olmamı, bir adım atmanın korkutucu bir fikir olduğunu söyleyen zihnimin tam tersi bir hayata adım atmam yine yoga sayesinde oldu. Yaptığım tüm pozlar hep korkmadan, usanmadan devam etmem gerektiğini ve bir gün istediğimi yapabileceğimi öğretti bana. Bunu matımın dışında da birçok kez deneyimledim. Şimdi kendi yolumda, yoluna arkadaş olarak beni seçen kalpler ile büyümeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Her gün 'iyi ki' dediklerim çoğalıyor. Herkesin zamanı var, 'ben yapabiliyorsam sen de yapabilirsin.' Sadece içindeki o güce inan, iste ve bırak. Evren senin için çalışsın.
Türkiye'de her geçen gün bilinirliği artan Acroyoga ile pandeminin başlarında tanıştım. Acroyoga'da en sevdiğim kısım karşılıklı, koşulsuz güven temasına dayanıyor olmasıydı. Bir pozu yapabilmekte ki en önemli kısım da bu. 'Base' ya da 'Flyer' ol fark etmeksizin güven şart. Bu da insana kendini iyi hissettiriyor. Kamplarımda Acroyoga pratikleri yaptığımızda katılanların aynı duyguları hissetmesi de cabası.
Çocukluğumdan beri birçok spor dalı ile uğraştım. Ancak aile mesleği olan binicilik benim için yoga kadar vazgeçilmez. Bir canlı ile yapılabilen tek spor. Atın ve binicinin konuşmadan anlaşabildiği, enerji ile doğru orantılı bir sistem. Aradaki bağ ise tarifsiz. Bunun dışında son beş senedir yaptığım Kiteboard benim için ayrı bir tutku. Doğayı seven biri olarak, rüzgarın gücünü sadece ellerin ile kontrol edebilmen ve bu gücün içindeki sonsuz özgürlük hissi müthiş.
Derslerimde ve kamplarımda -asla yanımdan ayırmadığım- Tibet ses çanağımı kullanıyorum. Çıkardığı ses titreşimleri kişiyi sakinleştirme ve an da tutma özelliğine sahip. Bu titreşimler oluşumun başlangıcında çıkan sesleri ifade ediyor. Bir çiçeğin filizlenirken çıkardığı ses titreşimlerini veriyor.
Her gün uyandığımda, önce nefes alabildiğim için şükrederim. Sonrasında kahvemi yudumlamadan önce mumlarımı ve tütsülerimi yakarım. Hafif bir müzik eşliğinde kitabımı okurum. Rutinlerim her nerede olursam devam eder. Bana kendimi iyi hissettiren her şey benim ritüelimdir.
Beni en mutlu eden şeyi daha önce sorsaydınız ne cevap verirdim bilemiyorum, büyük ihtimal bu maddesel bir konu olabilirdi. Ancak kendini buldukça, neyi isteyip neyi istemediğini bildikten sonra, seni mutlu eden konular da değişiyor. Nefes alabilmek, kendini tanımak, okumak, öğrenmek, öğrencilerim ile büyümek, ailem ve dostlarım ile bir arada olabilmek ve sağlığımın yerinde olması. Bunların dışında mutlu olmak için başka ne sebep olabilir ki...
Yoga okulunda, beni eğitmenlik eğitimine girmem için destekleyen hocam en büyük ilham kaynağım oldu. Onun öğretileri ve hayata bakışı, benim yoluma ışık. Zamanla her birey kendi yolculuğunda kendi yoluna ışık tutuyor ve o ışık senin ışığın oluyor. Şu an kendime özgü bir yoga tarzım olduğunu fark ediyorum. Hatha Yoga yapıyorum ve derslerimde de kendime iyi gelen şekilde pratik yaptırmayı seviyorum. Sanırım öğrencilerim de bundan memnunlar. Sınırlarımızı zorlamak ve asla pes etmemek üzerine gönül veren kalpler ile gelişmeye devam ediyoruz.
Online'a karşı olan önyargıların üzerine, bu soru için öncelikle teşekkür ederim. Yoga kişinin kendi yolculuğu, kendi farkındalığı. Online derslerimde ya da kamplarımda temas olmadan, kişinin bedenini zorlamadan pratikler yapmayı tercih ediyorum -ki- doğrusu da bu. Her beden farklı olduğu için kişi farkındalığı ile bedenindeki esnekliği ve gücü zamanla artırıyor. Yol aynı yol, sadece herkesin zamanı farklı. Bu yüzden yan yana ya da online'da değişen hiçbir şey yok. O bağ, o enerji aynı şekilde güçlü. Yıllardır online dışında yüzünü göremediğim öğrencilerim var. Her nerede olursak olalım, kalplerimiz aynı şey için atıyor ve o enerji her gün evrilerek büyüyor.
Bana kendimi keşfetmemi sağlayan her yeri çok seviyorum. Her yerin enerjisi olduğunun farkındayım. Ancak son yıllarda kendimi en çok bulduğum yer, Akyaka.
Evet, üç tane kampımın yeri ve tarihi belli. İlk kampım nisan sonunda Kabak Koyu'nda yoga, nefes ve inziva üzerine, diğer kampım ise 19 Mayıs'ta Bodrum'da muhteşem bir koyda yoga ve detoks üzerine olacak. Haziranın ilk haftasında ise bir gelenek haline gelen Akyaka'da, yoga ve kitesurf ile dolu bir hafta sonu bizleri bekliyor. Bu sene için aklımda iki yer daha var ancak bunlar şimdilik sürpriz olsun.
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK