SAİNT PETERSBURG’UN EN GÜZELİ HERMİTAGE MÜZESİ-I

Bir rivayete göre dünyanın en büyük ve en fazla sanat eserine sahip Hermitage Müzesi’nde her esere 10 saniye baktığınız taktirde müzeyi gezmeyi ancak 3 ayda tamamlayabiliyor ve yorgunluktan bitkin düşüyormuşsunuz. Bu rivayet ne kadar doğrudur bilinmez ancak St. Petersburg’a gidip dünyanın sayılı müzelerinden bir olan Hermitage’e ne olursa olsun uğranmadan bir gezi programı hayal edemezdik!

Hermitage Müzesi’ne sabahın erken saatlerinde varıp tüm günü bu gösterişli aynı zamanda barok mimarinin önemli eserlerinden biri olan saraya ayırmanın yararlı olduğunu düşündük ve görkemli binanın kapısından büyük bir heyecanla içeriye adımımızı attık. Hermitage Sarayı’nın önündeki geniş alan “Saray Meydanı” olarak anılıyor. Meydanın ortasında 1812’deki savaşın anısına yapılan Alexander sütunu yer alıyor. Saray Meydanı’ndaki bu sütun 700 ton ağırlığında ve 47,5 metrelik genişliğiyle dünyanın en büyük tek taş sütunu. Meydanda her daim konserler ve gösteriler gerçekleşiyor. Geleneksel kıyafetlerini giyip sizinle fotoğraf çektirmek isteyen yerel halk ile burada sohbet edebilir, St. Petersburg’a dair farklı izlenimler edinebilirsiniz.

Büyük bir top patlama sesi!

Saat 12.00’de ise büyük bir top patlama sesi duyunca kalbimiz yerinden çıkacak gibi oluyor. Ancak sonradan 100 yıldır öğle zamanını haber vermek için bu topun patlatıldığını öğrenince kendi kendimize gülmeye başlıyoruz. Ortaçağ’a ait şövalye heykelleri, zırhlı askerler, som altından yapılmış kurulunca çanlar çalan ve figürlerin hareket ettiği, Katerina’nın sevgilisine hediye olarak yaptırılan “Pavlin” (Tavus Kuşu) mekanik saat ise sizi her saat başı adeta selamlıyor.

Bina dışındaki dünyayı omuzlarında taşıyan mitolojik kahraman sütun heykelleri ise eşsiz bir hoş geldin gösterisi sunuyor. Müzenin devasa kapısı altında ise kendinizi minicik hissediyorsunuz. Hermitage’ın girişinde bulunan büyük galerinin ihtişamlı ana kapısı ve diğer oda girişleri aristokratlara özgü soylu bir havada tasarlanmış. Zira bu bölümü gezerken fotoğraf makinalarınızın hazır tutun! Rusya’nın doğuşu, gelişmesi, çökmesi ile ilgili zengin tarihsel geçmişiyle bizi şaşırtan müzenin Louvre, MOMA, Metropolitan gibi isimlerle anıldığını rehberimizden dinlerken diğer karşılaştırılan müzelerden farklı olarak Hermitage’in tarihin sayfalarında önemli bir yeri

II. Katerina ve sanat aşkı!

Çarlık döneminde Kışlık Saray olarak kullanılan müzenin öyküsü, 1764 yılında II. Katerina’nın Berlin’den 225 parçalık çok değerli bir resim koleksiyonu getirmesiyle başlıyor. Ardından Kışlık Saray’a davet edilen sanatçılara büyük olanaklar ve yaşama imkanı sunarak hem onları hem de kendi toplumunu desteklediğini anlatan II. Katerina, Alman sanatçılara ilgi duyduğunu ve özel olarak Rus soyluların portrelerini yaptırmak istediğini anlatıyor ve Hermitage’deki eserler gün geçtikçe artıyor.

Alman sanatçıların yapmış olduğu portreler önce Çar’ın özel koleksiyonuna giriyor daha sonra da Hermitage’ın duvarlarına asılıyor. Takip eden yıllarda saraya değerli tablo alımı devam ediyor. Tablo koleksiyonunda Rembrandt, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Van Gogh, Raphael, Renoir ve Picasso’nun eserleri yer alıyor. Koleksiyon zamanla heykel, gravür, silah, sikke, madalya, kitap ve arkeolojik eserlerle zenginleşiyor ve Hermitage Avrupa’nın en seçkin müzelerinden biri haline geliyor.